×

我们使用 cookie 帮助改善 LingQ。通过浏览本网站,表示你同意我们的 cookie 政策.


image

Tuncay Günaydın - Kolay Türkçe Videoları, İlim İlim Bilmektir

İlim İlim Bilmektir

Selam

Bugün size bir şiirden bahsedeceğim.

Bugün size bir şiir hakkında konuşacağım.

Bir şiirin sadece bir kıtası hakkında konuşacağım.

Bu şiir Yunus Emre'ye ait.

Yunus Emre, Anadolu'da yaklaşık 800 yıl önce yaşamış bir halk kahramanı.

Halk kahramanı, yani o insanlar için çok önemli bir kişi idi.

O bir şair idi. O iyi bir insan idi.

Türkiye'de herkes Yunus Emre'yi tanır.

Onun şiiri şöyle,

İlim, ilim bilmektir.

İlim, kendini bilmektir.

Sen kendini bilmezsen bu nice okumaktır?

İlim, eski dilde bilgi demektir.

Yani bilgi, bilmektir.

Bilgi, bir şeyleri bilmektir.

Ama yani daha önemlisi, Yunus Emre'ye göre daha da önemlisi,

İlim, kendini bilmektir.

Yani sen kendini bilmelisin.

Sen kendinin farkında olmalısın.

Sen kendinle ilgilenmelisin.

En başta kendine öğretmelisin.

Kendine öğretmen olmalısın, diyor Yunus Emre.

Yani başkaları ile uğraşma.

Başkalarının kötü taraflarını görme.

Başkalarını eleştirme.

Sen önemlisin.

Sen kendini güzel bir insan yap.

Ya böyle olmazsa?

Yani ya sen kendini bilmezsen,

sen kendini düşünmezsen,

sen kendin iyi bir insan olmazsan,

bu nice okumaktır?

Nice, eski dilde nasıl demektir.

Bu nasıl okumaktır?

Ve biz bunu, bu nasıl okumaktır ifadesini bir tepki olarak düşünmeliyiz.

Bu nasıl bir öğretmen yahu? Hiçbir şey bilmiyor.

Bu nasıl bir hava?

Bu çok kötü bir hava örneğin.

Bu nasıl bir kitap? Yırtılmış örneğin.

Bu nasıl bir soru? Çok zor örneğin.

Bir problem var.

Yani bu nasıl okumaktır?

Böyle okumak olmamalı.

Böyle öğrenmek olmamalı.

Sen kendini bilmezsen.

Yani senin elinde güzel bir bilgi var ise,

o bilgi senin için önce güzel olmalı diyor Yunus Emre.

Bugün bu şiirden, daha doğrusu bir şiirin birinci kıtasından bahsetmek istedim.

Yunus Emre hakkından belki ileride tekrardan konuşurum.

Yunus Emre çok iyi bir insan idi.

Hoşçakalın.

Learn languages from TV shows, movies, news, articles and more! Try LingQ for FREE

İlim İlim Bilmektir Wissen|Wissenschaft|Wissen bedeutet Knowledge is knowledge||Knowledge 知識|知識| Wissen ist Wissen Wissen Γνώση είναι η Γνώση της Γνώσης Knowledge is Knowing Knowledge Saber es conocer el conocimiento Connaître, c'est savoir Connaître Conoscenza è Conoscere la conoscenza 知識とは知識を知ること 지식은 아는 지식입니다 Kennis is weten Saber é conhecer o conhecimento Знание - это знание знания Kunskap är att veta Kunskap Знання - це знання про знання 科学就是知识 科學就是認識

Selam Hallo Hello こんにちは

Bugün size bir şiirden bahsedeceğim. Heute|Ihnen|ein|einem Gedicht|Ich werde erzählen Today|||from a poem|will discuss |||詩について|話します Heute möchte ich Ihnen ein Gedicht vorstellen. Today I will tell you about a poem. Aujourd'hui, je vais vous parler d'un poème.

Bugün size bir şiir hakkında konuşacağım. Heute|||Gedicht|über|Ich werde sprechen |||poem|| |||||話します Today I am going to talk to you about a poem.

Bir şiirin sadece bir kıtası hakkında konuşacağım. |des Gedichts|||eine Strophe|| |the poem's|||verse|| |詩の|だけ||一節|| Ich werde nur über eine Strophe eines Gedichtes sprechen. I will talk about just one stanza of a poem. Je ne vais parler que d'une strophe d'un poème. 詩の1スタンザについてだけ話すつもりだ。

Bu şiir Yunus Emre'ye ait. ||Yunus Emre|Yunus Emre|Yunus Emre's ||Yunus Emre|to Yunus Emre|belongs to ||ユヌス・エムレ||に属する This poem belongs to Yunus Emre. Ce poème appartient à Yunus Emre.

Yunus Emre, Anadolu'da yaklaşık 800 yıl önce yaşamış bir halk kahramanı. |Yunus Emre|in Anatolien|ungefähr|Jahren|vor etwa 800 Jahren|gelebt hat||Volks-|Volksheld |Yunus Emre|in Anatolia|approximately|years||lived||folk|folk hero ||アナトリアで||||||民衆の|英雄 Yunus Emre ist ein Volksheld, der vor etwa 800 Jahren in Anatolien lebte. Yunus Emre is a folk hero who lived in Anatolia about 800 years ago. Yunus Emre est un héros populaire qui a vécu en Anatolie il y a environ 800 ans.

Halk kahramanı, yani o insanlar için çok önemli bir kişi idi. |Volksheld|das heißt|er|Menschen|||||wichtige Person|war ||||people|||||person|was 民衆|英雄|||||||||だった Er war ein Volksheld, das heißt, eine sehr wichtige Person für diese Menschen. He was a folk hero, that is, a very important person for those people. Il était un héros populaire, c'est-à-dire une personne très importante pour ces gens.

O bir şair idi. O iyi bir insan idi. |||||||Er war ein guter Mensch.| ||poet|||||| ||詩人|だった||||| Er war ein Dichter. Er war ein guter Mensch. He was a poet. He was a good person. C'était un poète. C'était un homme de bien.

Türkiye'de herkes Yunus Emre'yi tanır. In der Türkei|jeder||Yunus Emre|kennt |||Emre|knows |みんな|ユヌス・エムレ|ユヌス・エムレを|知っている Jeder in der Türkei kennt Yunus Emre. Everyone in Turkey knows Yunus Emre. En Turquie, tout le monde connaît Yunus Emre.

Onun şiiri şöyle, Sein Gedicht lautet,|Sein Gedicht lautet|Sein Gedicht lautet |poem|like this |彼の詩は|彼の詩はこんな感じ His poem goes like this, Son poème est le suivant,

İlim, ilim bilmektir. Knowledge|| 知識||知識を知ること Wissen heißt, Wissen zu kennen. Knowledge is to know knowledge. Savoir, c'est connaître le savoir.

İlim, kendini bilmektir. |sich selbst| |oneself|to know oneself ||知ることです Wissen bedeutet, sich selbst zu kennen. Knowledge is knowing yourself. La connaissance, c'est la connaissance de soi.

Sen kendini bilmezsen bu nice okumaktır? Du||Wenn du dich||solch ein|lesen |yourself|don't know yourself||such a|reading or studying ||知らなければ||どうして|読むこと Was ist diese Lektüre, wenn man sich selbst nicht kennt? What is this reading if you do not know yourself? Qu'est-ce que cette lecture si vous ne vous connaissez pas vous-même ? 自分自身を知らずに何を読むというのか? Что это за чтение, если вы не знаете себя?

İlim, eski dilde bilgi demektir. |alt|in der Sprache|Wissen|bedeutet ||||means 知識||||という意味です Wissenschaft bedeutet in der alten Sprache Wissen. Knowledge means information in the old language. Dans l'ancienne langue, science signifie connaissance. サイエンスとは古い言葉で知識を意味する。 Наука в переводе со старого языка означает знание.

Yani bilgi, bilmektir. |knowledge| ||知ることです Wissen ist also Wissen. So knowledge is knowing. La connaissance, c'est donc savoir. つまり、知識とは知ることなのだ。

Bilgi, bir şeyleri bilmektir. ||Dinge| Knowledge||things| |||知ることです Wissen bedeutet, etwas zu wissen. Knowledge is knowing things. La connaissance est le fait de savoir quelque chose. 知識とは何かを知ることだ。

Ama yani daha önemlisi, Yunus Emre'ye göre daha da önemlisi, Aber nämlich|||noch wichtiger|||laut||noch wichtiger| ||||||according to|even more|| |||もっと重要なこと|ユヌス・エムレ|エムレにとって|にとって||| Aber ich meine, dass es noch wichtiger ist, sogar noch wichtiger, wenn es nach Yunus Emre geht, But I mean more importantly, even more importantly according to Yunus Emre, Mais je veux dire plus important, encore plus important selon Yunus Emre, しかし、ユヌス・エムレに言わせれば、もっと重要なことなのだ、 Но я имею в виду более важное, даже более важное, по мнению Юнуса Эмре,

İlim, kendini bilmektir. 知識||知ることです Wissen bedeutet, sich selbst zu kennen. Knowledge is knowing yourself. La connaissance, c'est la connaissance de soi.

Yani sen kendini bilmelisin. |||"should know" |||自分を知るべき Sie sollten sich also selbst kennen. So you should know yourself. Vous devez donc vous connaître vous-même.

Sen kendinin farkında olmalısın. |yourself|aware of|should be |自分自身の|自覚している|気づくべき Sie müssen sich Ihrer selbst bewusst sein. You have to be self-aware. Vous devez être conscient de vous-même. 自覚を持たなければならない。

Sen kendinle ilgilenmelisin. |with yourself|should take care |自分自身|自分を大事に Sie müssen auf sich selbst aufpassen. You have to take care of yourself. Vous devez prendre soin de vous. 自分の面倒は自分で見なければならない。 Вы должны заботиться о себе.

En başta kendine öğretmelisin. |at first|to yourself|You must teach ||自分に|自分に教えるべき Das muss man sich erst einmal selbst beibringen. You have to teach yourself first. Il faut d'abord s'enseigner soi-même. まずは自分自身に教えなければならない。 Сначала вы должны научить себя.

Kendine öğretmen olmalısın, diyor Yunus Emre. ||"must be"|says|| Du solltest dein eigener Lehrer sein, sagt Yunus Emre. You must be your own teacher, Yunus Emre says. Vous devez être votre propre professeur, dit Yunus Emre. ユヌス・エムレは言う。

Yani başkaları ile uğraşma. |other people||Don't bother with |他人と関わるな||他人と関わるな Legen Sie sich also nicht mit anderen Leuten an. So don't mess with others. Ne vous moquez donc pas des autres. だから他人に干渉してはいけない。 Так что не связывайтесь с другими людьми.

Başkalarının kötü taraflarını görme. others'|bad|sides|seeing 他人の||他人の悪い点|悪い面を見ないで Sieh nicht die schlechten Seiten der anderen. Don't see the bad side of others. Ne voyez pas le mauvais côté des autres. 他人の悪い面を見ないこと。 Не видеть плохих сторон в других.

Başkalarını eleştirme. Others|criticize 他人を|他人を批判 Kritisieren Sie andere nicht. Do not criticize others. Ne critiquez pas les autres. Не критикуйте других.

Sen önemlisin. |you are important |あなたは大切です。 Sie sind wichtig. You are important. Vous êtes important.

Sen kendini güzel bir insan yap. |||||美しい人に Machen Sie sich selbst zu einem schönen Menschen. Make yourself a beautiful person. Faites de vous une belle personne. 自分自身を美しい人間にする。

Ya böyle olmazsa? Or|like this|What if not? ||こうでなければ? What if it doesn't? Et si ce n'est pas le cas ? そうでなかったら? А если нет?

Yani ya sen kendini bilmezsen, ||||知らなければ Ich meine, wenn man sich selbst nicht kennt, I mean, if you don't know yourself, Je veux dire, si vous ne vous connaissez pas vous-même, つまり、自分自身を知らないのであれば、

sen kendini düşünmezsen, ||"if you don't" ||考えなければ if you don't think of yourself, si vous ne pensez pas par vous-même, 自分の頭で考えなければ

sen kendin iyi bir insan olmazsan, |yourself||||if you aren't |自分自身||||あなたがなら if you don't become a good person yourself, à moins que vous ne deveniez vous-même une bonne personne,

bu nice okumaktır? |how much|What kind of reading? |これは何と読むのですか?|これは何の読書ですか? How much reading is this? Qu'est-ce que c'est que cette lecture ? これはどれくらいの読書量ですか? Сколько это чтение?

Nice, eski dilde nasıl demektir. |||how| どうやって言う||古い言葉で||どういう意味 Nice means how in the old language. Nice signifie "comment" dans l'ancienne langue. ナイスとは、古い言葉でどのようにという意味だ。 В переводе со старого языка "хороший" означает "как".

Bu nasıl okumaktır? ||これはどう読むのですか How is this reading? Comment cette lecture s'effectue-t-elle ? この読み方はどうだろう?

Ve biz bunu, bu nasıl okumaktır ifadesini bir tepki olarak düşünmeliyiz. ||||||"expression"||reaction||"we should consider" ||||||||反応||考えるべき Und wir sollten es als eine Reaktion auf den Ausdruck "Wie ist das zu lesen? And we should think of it as a reaction to the phrase, how is this reading? Nous devrions considérer cela comme une réaction à l'expression "comment cette lecture se présente-t-elle ? そして、この読み方はどうなのか、という表現に対する反応と考えるべきだろう。 И мы должны думать об этом как о реакции на выражение, как это читается?

Bu nasıl bir öğretmen yahu? Hiçbir şey bilmiyor. ||||"for God's sake"|nothing|| ||||この先生は一体|何も|何も|何も知らない What kind of teacher is this? He doesn't know anything. Quel genre de professeur est-ce ? Il ne sait rien. 彼は何も知らない。 Что это за учитель? Он ничего не знает.

Bu nasıl bir hava? |どんな|どんな|この天気 What kind of weather is this? Quel est le temps qu'il fait ? どういう天気なんだ?

Bu çok kötü bir hava örneğin. |||||for example |||||例えば This is very bad weather, for example. Il s'agit par exemple d'un très mauvais temps. Это, например, очень плохая погода.

Bu nasıl bir kitap? Yırtılmış örneğin. ||||"Torn"|for example |||この本|破れている|例えば What kind of book is this? It's torn, for example. Il s'agit d'un livre déchiré, par exemple. Что это за книга? Она, например, порвана.

Bu nasıl bir soru? Çok zor örneğin. |||question||| ||||||例えば What kind of question is that? It's very difficult, for example. Quel genre de question est-ce là ? C'est très difficile, par exemple.

Bir problem var. |問題があります。| There is a problem. Il y a un problème.

Yani bu nasıl okumaktır? Ich meine, wie kann man das lesen? I mean, how is this reading? Je veux dire, en quoi cette lecture est-elle intéressante ? つまり、この読み方はどうなんだ? Как это читать?

Böyle okumak olmamalı. |read|should not be |こう読む|こう読むべきでは You shouldn't read like this. Vous ne devriez pas lire comme ça. そんな読み方はやめた方がいい。

Böyle öğrenmek olmamalı. ||"should not be" ||こうあるべきではない So sollte man nicht lernen. You shouldn't learn like this. Il ne faut pas apprendre comme ça. そんな風に学ぶべきじゃない。

Sen kendini bilmezsen. ||自分を知らなければ If you don't know yourself. Si vous ne vous connaissez pas vous-même. 自分のことがわからないなら。

Yani senin elinde güzel bir bilgi var ise, ||"in your hands"|||||"if there is" ||手元に|きれいな|||つまり、あなたは|もし So if you have good information, Donc, si vous avez de bonnes informations, だから、いい情報があれば教えてほしい、 Так что если у вас есть хорошая информация,

o bilgi senin için önce güzel olmalı diyor Yunus Emre. ||||||should be beautiful||| ||||||美しいべき|言っている||ユヌス・エムレ Yunus Emre says that knowledge must first be beautiful for you. Yunus Emre dit que la connaissance doit d'abord être belle pour vous. Юнус Эмре говорит, что знание должно быть прежде всего красивым для вас.

Bugün bu şiirden, daha doğrusu bir şiirin birinci kıtasından bahsetmek istedim. ||||truthfully||||from the stanza|talk about|I wanted ||詩から||実を言うと||詩の||連から|言及する| Heute möchte ich über dieses Gedicht sprechen, oder vielmehr über die erste Strophe eines Gedichts. Today I wanted to talk about this poem, or rather the first stanza of a poem. Aujourd'hui, je voulais parler de ce poème, ou plutôt de la première strophe d'un poème. 今日はこの詩について、いや、詩の最初のスタンザについて話したいと思う。

Yunus Emre hakkından belki ileride tekrardan konuşurum. ||about|maybe|in the future|again|I will talk ユヌス・エムレ||Yunus Emreについて||将来的に|再び|後で話すかも Vielleicht werde ich in Zukunft wieder über Yunus Emre sprechen. Maybe I will talk about Yunus Emre again in the future. Je parlerai peut-être à nouveau de Yunus Emre à l'avenir. Возможно, в будущем я еще не раз расскажу о Юнусе Эмре.

Yunus Emre çok iyi bir insan idi. ユヌス|||||| Yunus Emre was a very good person. Yunus Emre était une très bonne personne.

Hoşçakalın. さようなら。