STRESLİ ZAMANLARDA NASIL RAHATLARSIN?
Bir çok aksiyon filminde klişe bir sahne vardır.
Filmin kahramanı bir bombayla baş başa kalır ve çok kısa
süresi vardır. Belki 1 dakika belki 2 dakika. O 2 dakika tık tık saniyeler
azalmaya devam eder. ve kahramanımızın görevi; o kısa zaman diliminde
bombayı etkisiz hale getirmek. ve eninde sonunda klişe ya bu kahraman,
şöyle bir şeyle yüz yüze kalır; kırmızı kabloyu mu kesecek mavi kabloyu mu kesecek. O orada bombayı etkisiz hale getirmeye çalışırken; yoğun bir baskı altındayken biz de aynı şekilde hissederiz, onunla beraber
baskı altında hissederiz. Bazen
tam anlamıyla o kahramanın yaşadığı hissiyat
var ya o ikilemler, o baskı altında kalma hali, o stres hali birebir bunu bir bomba olmaksızın hayatımızda yaşarız. İşte, böyle
zamanlarda yoğun stres altındayken yoğun baskı altındayken nasıl rahatlayabilirsin
bunu bu videoda sana anlatacağım.
Olay ne olursa olsun, insana yoğun baskı
ve stres hissettiren şeylerin arkasında genelde iki tane duygu oluyor. Bunların birisi; zarar görme ihtimali, ikincisi ise kaybetme korkusu. Ama bu iki korku bu iki duygu yeni bir şey
değil. Bundan binlerce yıl öncede
insanlar buna benzer şeyler yaşıyordu. Ama o zaman
günümüzün modern zamanların tehlikelerinden daha başka şeyler vardı. Nelerdi bunlar? Belki dışarıda
başına kötü bir şey gelme ihtimali, bir hayvanın
saldırısına uğrama ihtimali ya da rakip bir
kabile tarafından öldürülme ihtimali... Böyle durumlarda
insan çok hızlı karar vermek zorundadır.Nedir
mesela?O olayı yaşıyorsan belki saliseler
içinde o an o kararı vereceksin ve kendini kurtaracaksın kaçacaksın ya da belki savaşacaksın.
Şimdi o zamanlar bu teknik, çok işe yarıyordu. Ama
insan binlerce yıldır aynı şeyi yapa yapa
sanki günümüzde de aynı şeyi yaparsa
doğru olacakmış gibi hissediyor. Ama özellikle; birisi sizi
öldürmeye çalışmıyorsa, stresiniz bundan
dolayı değilse çok hızlı harekete geçmek genelde bize iyi gelmez ve ama öncesinden böyle bir
alışkanlığımız olduğu için, zihnimizde
bilinç dışımızda böyle bir yapı olduğu için kötü bir şey yaşayacağımızı düşündüğümüz zaman
hemen harekete geçmek isteriz. Buna karşı koymamız gerekiyor.
Çünkü bu bize iyi hissettirmiyor. Olur da
zamanımız kısıtlıysa bile bir iki dakika
o stres şelalesi içinden çıkıp kendi içimize dönmemiz farklı şeyleri düşünmemiz ya da
gözlerimizi kapatıp sadece derin derin nefes
almamız bile bizi biraz yavaşlatacaktır. ve bir nokta bir tıkta iyi hale getirecektir. Eğer ki, daha
fazla zamanımız varsa birkaç gün boyunca kendimizi birazcık o stres şelalesinin artık arkasına çekeceğiz. Birazcık daha rahat edeceğiz daha mantıklı kararlar almak noktasında bu bize iyi gelecek.
Dedim ya; insan stresli zamanlarda hızlı olma
eğilimindedir bu da aynen düşünceler için de geçerlidir.
insan stresli olduğu zaman diliminde çok hızlı düşünür ama
bu hızlı düşünme olayı çokta faydalı bir olay
değildir. Çünkü çok fazla ve hızlı düşünme olayı
bir süre sonra hep yokuş aşağıya gider. ve insana
çok daha kötü hissettirir.Bu kötü hissettiren bazı düşünce kalıplarından bahsetmek istiyorum sana. Özellikle;
"ya eğer düşünce" tuzağı. Şimdi bu o öyle bir şey ki, yüzleştiğin o an maruz kaldığın ve
sana stres yaratan bir olay var. ve o olayı düşünmekle birlikte
"ya eğer tuzağına" düşündüğün zaman şöyle bir noktaya
gelir iş; aslında hiç alakası olmamasına rağmen
ya eğer işten atılırsam, ya eğer
ele güne muhtaç kalırsam, ya eğer
evimize haciz gelirse, ya eğer terkedilirsem
aslında şuanda olan olaydan çok daha
ötede olan ihtimalleri de düşünür. Onlar
içinde kaygılanırsın bunu farketmen
kendi içine dönmen de mümkün.Çok kötü hissettiğin zaman bir bak bakalım neler düşünüyorsun. O an
düşünceler sana çok gerekli gibi gelir ama çoğu zaman düşünceler
çöptür. "Ya eğer" de aslında çöpün en kralıdır. Bunu
farkettiğin an da kendini şu ana
çekmelisin. Şu an maruz
kaldığın şeye, şu an çünkü çözmek zorunda olduğun probleme
odaklanmalısın. Zaten eğer; ileride böyle bir şey olursa onu o zaman düşünürsün.
İnsan stresli olduğu zaman dilimlerinde
çok hızlı kararlar vermek ister ve o an; yanarsa yansın, batarsa batsın,giderse gitsin
ne oluyorsa bitsin gibi düşünceye girersin.
Çünkü mantık o anda devre dışıdır.
Çok ilkel bir şekilde düşündüğün için hemen sonuç almak istersin, hemen tepki vermek istersin hemen karar almak istersin. Böyle zamanlarda vereceğin karar, en iyi kararlarından birisi olmayacağından
emin olabilirsin. Çünkü muhakeme becerisini;
stres anında bedensel durumumuz salgılanan
hormonlar o an ki zihin yapısı sağlıklı
karar alma becerimizi ve muhakeme becerimizi çok fazla olumsuz etkiliyor. Bundan dolayı sağlıklı kararlar
çok nadiren çıkıyor stresli anlarda. Bunun için eğer imkanın varsa o anda lütfen karar verme.
Benim kendi adıma ana prensibimdir: Ben şunu biliyorum, stresli ve yoğun baskı anlarında ben
duygusal düşünüyorum. Aynen biraz önce bahsettiğim gibi.
Yanarsa yansın... Böyle zamanlarda ben
her zaman birkaç gün içinde karar vermeye çalışırım
hemen değil.Birazcık yavaşlatıyorum ve bu buna
her seferinde iyi geliyor. Sana da iyi gelebilir.
Stres; hem bedeni hem de zihni inanılmaz derecede
yorar ama böyle zamanlarda insan
kendini dinlendirmek ya da kendini ödüllendirmek konusunda çok cimridir.
Çünkü şöyle düşünür: "Bu mevzu bir halolsun", "Bu iş başımızdan bir geçsin öyle rahatlayacağım", "Ben öyle
biraz kendimi dinlendireceğim" der ama bazen bu strese neden olan olaylar günler, haftalar, bazen
aylar bile sürebilir. Hatta bazen işimiz tamamen stresli işlerden de oluşuyor olabilir. Peki ne yapacağız? Ömrün geçmesini mi bekleyeceğiz? Böyle olunca insan
sonuçta neyle karşılaşıyor. Bize gelen vakalardan gördüğümüz kadarıyla; "tükenmişlik sendromu"yla. Beden de tükeniyor zihin de tükeniyor. Peki böyle bir durumda
insanı engelleyen şey ne kendini dinlendirme
konusunda? Şöyle bir şey düşünüyor insan, zevk almıyorum ki canım istemiyor ki çünkü kafam ana mevzuda. Böyle bir durumda zihninin sözüne
çok fazla güvenmemek lazım. Eskiden stresli olduğun zamanlarda değil daha eski zamanlarda kendini nasıl dinlendiriyordun? Kendini nasıl
rahatlatıyordun? Böyle şeyleri canın istemese de zihnin istemese de sen yapmalısın.
Bedenin dinlenecektir. Zihnin istemese de
keyif almasa da ve bedenin dinlendiği zaman bir süre sonra o senin zihnine de faydalı
olacaktır.
Oraya da şifa olacaktır. O yüzden;
kötü zamanlarda, zor zamanlarda stresli
zamanlarda, ne olursa olsun kendini dinlendiriyorsun.
Seni rahatlatan fiziksel aktiveteler yapıyorsun. Stresli anlarda seni rahatlatıcak şeylerden bir tanesi;
etrafında güvendiğin soğukkanlı
olduğunu düşündüğün bir insan varsa ona akıl danışmak.
Şimdi şu demek değil bu; o akıl danıştığın insanın sana söylediği şeyi yapmak zorunda değilsin. Sadece yaşadığın zorluğu güvendiğin ve soğukkanlı olan birisine anlatıyorsun. O şunu dese bile
senin çok iyi gelecek:"Ya Beyhan
sen bundan önce daha zor şeyleri bile çözdün bunu mu
takıyorsun kafana?" ya da "Beyhan halledersin sen
güçlü adamsın" ,"Beyhan şunları takma ya hadi gel beraber bir çay içelim" dese bile aslında bu sana çok iyi gelecek. Bir yandan da aslında dışarıdan bir
bakış açısı kazanmış olacaksın. Bazen de yine seni rahatlatacak bir teknik olarak; başka biri
olsaydı bu durumda ne yapardı? Bu güvendiğin
bir insan olabilir kararlarında, baban olabilir, ya da
eski patronun olabilir ya da bir iş arkadaşın olabilir.
Ahmet Mehmet bu durumda ne yapardı? Onunla konuşmana bile gerek
yok böyle bir durumda. Bazen bir film kahramanı
bile olabilir. Güvendiğini düşündüğün,
kararlarına saygı duyduğun bir kahraman o olsaydı ne yapardı?
Bu aslında, senin zihnini farklı bir perspektiften olaylara farklı bir açıdan bakmanı sağlayacak. ve
hem sağlıklı bir karar aldıracak hem de
o yoğun baskı ve duman ortamından seni sıkıştıran
şeylerden çıkmanı bir süreliğine sağlayacak. Ama bir de
şöyle bir durum var; bazen bu akıl danışma dedim ya
bazen bazı insanlara akıl danışırken 2 kere düşünmek lazım.
İyi insanlarda olsa bizi çok seviyor da olsa
bu insanlar ateşli insanlarsa normal bir şey söylüyorsun mesela "ya anne eee ben işte evliliğimde şöyle bir sorun yaşıyorum", "baba
işte iş yerinde patron dedi ki; bir aya kadar
bir çabanı düzelt performansını düzelt yoksa
işler kötü olacak." Karşı taraf, "oğlum bitti", "yandık",
"ne yapacağız?" "işsiz mi kalacak?", "eşinden mi ayrılacaksın?" diye.
Bu sana çok daha fazla kötü hissettirebilir. O yüzden böyle ateşli insanlarla konuşuyor olmak konusunda
çok dikkatli ve temkinli olmanı öneriririm. Olay tazeyken
olay sıcakken bu insanlara paylaşım
yapmamak senin için daha iyi olacaktır.
Stresli olduğun zamanlarda belki de kendini çaya, kahveye,
sigaraya alkole veriyor olabilirsin.
Bu durum aslında o an için belki sana rahatlama getiriyormuş gibi hissettirebilir. Ama daha geniş zamana baktığımız zaman, uzun vadede her zaman daha
stresli olursun daha kötü hissedersin. Bir bakmışsın ki stresli işin senin çok daha
yoğun alkol tüketmene neden olmuş ya da çok yoğun kahve tüketiyorsan zaten kahve stres durumunu tetikleyen bir şey.
Bir bakıyorsun ki rahatlamak için içtiğin, yediğin,
hayatına kattığın şey sana çok daha kötü hissettiriyor.
Bu sebeple, böyle zamanlardayken ne
yediğini ne içtiğini özellikle dikkat etmelisin.
Son olarak; bana iyi gelen bir şeyden bahsetmek istiyorum.
Ben yoğun baskı altındayken; eve sığamıyorum,
böyle kapalı alanlara sığamıyorum ve bir şekilde düşünceler beni kapalı ortamlarda daha
fazla rahatsız hissettiriyorlar. Ben böyle bir durumlarda yıllardır şöyle bir
teknik kullanıyorum: Bolca yürüyorum 1 kilometreyle başladım ilk başta 10-15 kilometre yürüdüğümü bilirim. ve
böyle zamanlarda ilk başta o ateşli
düşünce yavaş yavaş soğuyor. Sonrasında o
yürüme esnasında düşünürken ve
soğukkanlı bir noktaya geliyorum. Bu o kadar
rahatlatıcı oluyor ki o yoğun duygusal hissiyattan kurtulmuş
oluyorum. Hem de bu yürüyüşler esnasında
daha sağlıklı kararlar aldığımı farkettim. Bu bana iyi geliyor belki sana da iyi gelebilir
Beni dinlediğin için teşekkür ediyorum güzel insan. Eğer ki
bu videoyu beğendiysen beğenmeyi ve abone olmadıysan
youtube kanalıma abone olmayı unutma. Kendine çok
iyi davran görüşmek üzere...