×

我们使用cookies帮助改善LingQ。通过浏览本网站,表示你同意我们的 cookie 政策.


image

TEDx Turkey, Kadın. | Banu Çiftçi | TEDxBahcesehirUniversity

Kadın. | Banu Çiftçi | TEDxBahcesehirUniversity

Çeviri: Orkun Nazim Kadioglu Gözden geçirme: Yunus ASIK

Merhaba herkese.

Evet, Batuhan'ın söylediği gibi

benim adım Banu.

Banu ne demek biliyor musunuz bilmiyorum ama

Banu farsça bir kelime ve kadın demek.

Evet, kraliçe, hanımefendi,

tüm kadın kavramlarını kapsayan bir kelime.

Ve ben kadın hastalıkları ve doğum uzmanıyım.

Şimdi...

Ayrıca, Afrika'dan New York'a,

Van Başkale'den İran sınırından Nişantaşı'na kadar

binlerce kadının doğumunu yaptırttım,

ameliyat ettim

ve belki yüz binlercesini muayene ettim.

Dolayısıyla, böyle kadın deyince birazcık konuşma hakkım var herhalde.

O yüzden sizlerle "kadın"ı konuşmak istiyorum.

Klasiktir, neyle başlayalım?

Türk Dil Kurumu ile başlayalım.

Evet. Kadın! Erişkin dişi insan.

Mutabık mıyız? Evet.

Peki.

Erişkin ne demek? Ona gelelim.

Bu, Dünya Sağlık Örgütü'nün sınıflaması.

24 yaş ve üzerini yetişkin kabul ediyoruz.

18-24 de genç yetişkin.

Peki, 24 yaş ve üzeri.

Şu oku biraz ilerletelim.

25 yaşında bir dişiye kız mı dersiniz kadın mı?

Yani şu geçiş ne zaman oluyor?

İşte burada, toplumda çok ciddi bir anlam karmaşası var.

Ama karmaşa kelimede değil,

çok daha derinlerde.

Ben size bunu anlatacağım.

Sorumuza dönelim,

24 yaşında bir dişi

kız mı dersiniz kadın mı?

Bana hemen şunu sorarsınız:

evli mi?

Aslında orada onu sormak istemiyorsunuz siz.

De ötekini de nasıl soracağız şimdi?

Değil mi?

Evet, merak ettiğimiz şey

maalesef cinsel deneyimi.

Ona göre kadın veya kız diyeceğiz.

Hani erişkin dişiydi?

Niye biz bunu medeni duruma

veya cinsel öyküye dönüştürdük?

Kelimenin korkutuculuğu burada başlıyor.

Ben size kadın kelimesinin korkutuculuğunu anlatacağım.

Kadın cinsiyet belirten bir kelime sadece,

erkek gibi, kadın, erkek.

Ama biz cinsiyet belirten bir kelimeyi almışız

cinsel öykü belirten bir kelimeye çevirmişiz.

Yani, Türk Dil Kurumu erişkin dişi diyor

ama biz "cinsel deneyimi olan" dişi diyoruz aslında.

Buradan bir konuya geleceğim,

bayan-kadın tartışmaları değil mi?

Bundan bahsetmesek olmaz.

Ama, üzgünüm ama ben burada erkeklere hak veriyorum.

Şimdi tanımadığı bir dişiye diyelim,

yolda hitap etmesi gerekiyor,

hanımefendi demek aklına gelmiyor diyelim ki.

Şimdi, bayan-kadın dedik.

Tanımadığı bir dişi yürüyor yolda,

hanımefendi demek de aklına gelmiyor diyelim.

Kadın dediğinde alacağı tepkiyi düşünebiliyor musunuz?

Biraz sert bir tepki olabilir, değil mi?

Dolayısıyla, erkekler de bayan kelimesine sığınıyor aslında.

Kadın derse başına gelecekleri bilmediğinden.

Peki, kadın derse niye başına bir şey geliyor?

Çünkü, sorun erkeklerde değil.

Kadının kendisini "kadın" diye tanımlarkenki çatışmasında.

Neden? Türk Dil Kurumu'ndan tutun da,

demin anlattığım anlama kadar.

Çünkü bu cinsellik belirten bir ifadeye çevrilmiş.

Ve toplumun kadın kelimesine yüklediği anlamı,

o da haklı olarak kendisine alıyor.

Aslında (toplum) size haksızlık da etmeyelim.

Şurada, çok kısa bir dönem kadın olmanıza izin veriyor.

Ne zaman bu biliyor musunuz?

Evlendikten anne olana kadarki dönem.

Burada, hem kadın kendisine "evet, ben kadınım" diye tanımlıyor

hem de toplum ona rahatlık kadın diyor.

Hani, sevgili Duygu Asena "kadının adı yok" diyor ya.

Kadının adı değil, kadının kendi yok!

Kadın yok.

Bir örnek daha vereyim.

45 ya da 50 yaşlarında evlenmemiş bir hanımefendiyi düşünelim.

Ne diyoruz?

Evde kalmış kız, evde kalmış kız kurusu.

Gene kadın olamadı!

Niye evde kalmış kadın demiyoruz?

Madem evde kalmışı kullanacağız, hadi kabul ettik.

Gene kadın olamadı.

Peki biraz daha gerilere gidelim.

Küçük çocuğa inelim, kız oğlan tanımlarına gelelim.

Ne diyor Türk Dil Kurumu kıza?

Dişi çocuk. Peki.

Oğlana bakalım, karşılığı: erkek çocuk.

Tamam.

Şimdi, kız çocuğunun büyümesinden korkuyoruz ya

kadın olmak, hakaret gibi kabul ediliyor ya.

Erkekte de tam tersi var.

O da bir an önce büyüsün istiyoruz, oğlan denilmesin ona istiyoruz.

Neden?

Şu tanımdan dolayı.

Yani, biri bir an önce büyüsün erkek olsun

ama diğeri hep çocuk kalsın, kız kalsın.

Burada asıl amaç cinsellik yaşamasın.

Peki niye bu konuyu seçtim? Ne demek istiyorum?

Kadın kelimesinin ve onu çağrıştıran her kelime veya tümcenin

ayıp karşılanmasının, çekinilmesinin,

bu kelimeden kaçınılmasının tek bir sebebi var.

Kadını cinsel kimliğinden uzak tutmak.

Kadının cinselliğini görmezden gelmek ya da yok saymak.

Kadının cinsiyetinin ve hormonlarının ona verdiği cinsiyet, doğurganlık, üreme yeteneğini kabul edip

cinselliği ona hak görmemek.

Psikanaliz bunu çok güzel açıklıyor.

Yani bunun bilimsel açıklaması da var.

O, kız kadın anne vardı ya,

kadın sadece ve sadece anne kimliği ile korkutucu olmaktan çıkıyor.

Anne olana kadarki -o zaten adı olmayan dönemde-

korkutucu ve tehlikeli.

Hatta biz buna yöresel olarak bir kelime daha eklemişiz:

namus nesnesi.

Namusun hiçbir dilde karşılığı yok

biliyor musunuz sözlükte?

Erdem, dürüstlük, gerçek namusun var.

Ama bizim kast ettiğimiz bacak arası namusun

Türkçe dışında hiçbir dilde karşılığı yok.

Kadının cinselliğini yok saymak dedik ya,

bir de bunun fiziksel yapılan hali var.

Vahşice kadının cinselliğini yok etmek.

Evet, kadın sünnetinden bahsedeceğim.

Ben buna çok aşinayım.

Ben Afrika'ya çok sık gidiyorum.

Gönüllü doktor olarak orada ameliyatlar yapıyorum,

muayeneler yapıyorum.

Şimdi, muayenelerde enteresan bir şey var.

Kadınlara baktığımda genital anatomi farklı.

Hani biri doğumsal olabilir, anlamadım görmediğim bir anatomi var.

Nedir bu diye yanımdaki oradaki yerel görevliye sorduğumda

"hocam onlar sünnetli kadınlar" dedi.

Size ne olduğunu anlatayım, ne yaptıklarını.

Birleşmiş Milletler buna

"genital sakatlama"diyor, bu şekilde geçiyor.

Şimdi, 3 tipi var:

ya klitorisi çıkarıyorlar, ya klitorisle beraber iç dudakları çıkarıyorlar,

ya da tüm genital bölgeyi çıkarıp dikiyorlar.

Sadece âdet kanı ve idrarın akışına izin verecek şekilde.

Bu üçüncünün diğer amacı da ne biliyor musunuz?

Evlendiğinde, eşi bıçakla açıyor orayı ki

bakire olduğundan emin oluyor.

Şimdi, evet bu vahşice ama çok sık yapılıyor.

Bu tüm konuşmayı da bunun için yapıyorum.

Biz de kelimelerimizle çok da farklı bir şey yapmıyoruz.

Orada amaç zevk almasın, haz duymasın.

Bir kadının zevk alması niye bu kadar korkutucu?

Öyle korkutucu ki!

Bir de bunu sağlama alıyorlar.

Bu sünnet edilen çocuklar, yaklaşık 5 yaşında kız çocukları.

Evet, bu Uganda'dan bir fotoğraf, yetimhaneden.

Bunun bu arada bir dinle falan ilgisi yok.

Mesela, Somali %85i müslüman olan bir ülke, çok sıktı.

Kongo Demoktratik Cumhuriyeti'ne gittiğimde,

orası da yüzde 80-85 hristiyan ve katolik bir ülke,

orada da çok sıktı.

Bunun dinle bir ilgisi yok.

Ve bu sünnetlerde bu kız çocuklarının çoğu

kan kaybından kaybediliyor.

Bir o kadarı da, bunlar yaşlı kadınların aynı jileti kullanarak

yaptıkları işlemler, AIDS bulaşıyor. Zaten çok yaygın.

Ya inanılmaz kötü bir şey.

Tabii psikolojik etkilerini hiç konuşmuyorum.

Bu hala bitmedi.

Evet, insan hakları ihlali ama

Birleşmiş Milletler'in raporuna göre

önümüzdeki 10 yılda hala 30 milyon kız çocuğu

sünnet tehlikesi ile karşı karşıya.

Bu bir tek doğuda değil, batıda da böyle

yine etnik gruplar arasında Amerika'da da Avrupa'da da

sünnet hâlâ var.

Peki, biraz da özel olalım değil mi?

Kadınlarımız özeldir, özeldir...

Güzel bir kelimemiz var: "kadının özel günleri".

Değil mi? Âdet günleri.

Peki, size polikliniğimden bir diyalogla devam etmek istiyorum.

Steteskobu olan benim, bana benzeyen bir şey seçtik.

Şimdi, şunu soruyorum: en son ne zaman âdet gördünüz?

Bu benim için çok önemli.

Hani fonksiyonel bir sıkıntı var mı diye.

Evet, aldığım cevap: "dün temizlendim".

"Kirli miydiniz?"

"Evet, 5 gün kirli kalıyorum, ama zamanında kirlenirim hep, hiç aksamaz".

Evet, gülüyorsunuz ama benim çok sık yaşadığım bir şey öykü alırken.

Sizce burada kast edilen hijyenik bir kirlenme mi?

Maalesef değil.

Çünkü âdet gördüğünde,

kadın o ay gebe kalmayacak demek.

Gebe kalmayacak, hani anne olamayacak ya

bu da bunun bir yansıması.

O zaman kirli.

Peki, bu kirlenme dediğiniz şeyin

dünyanın en temiz şeyi olduğunu biliyor musunuz?

Biz niye âdet görürüz, ya da niye "kirleniriz"?

Yeni bir yaşam başlayacak.

O yüzden vücut onu öyle bir sisteme alıyor ki, o kadar titizlikle.

Yepyeni olsun diye her ay yenisini yapıyor.

Âdet dediğimiz şey, her ay, rahmin bir iç tabakası var

bebeğin yerleştiği yer,

orası bebek gelecek diye hazırlanır, kalınlaşır,

damarlanması artar, bir yuva oluşturulur, âdet görülmesse o yuva dökülür.

Biz buna âdet kanaması diyoruz.

Ama "kirlenme" de diyoruz.

Peki, tıbbi olarak size bunu gösterip gebe kalmaya geçeceğim.

Bir animasyon üzerinden göstereceğim.

Şimdi, bu bizim alt karın bölgemiz, genital organlarımız.

Kabaca, şu armut gibi gördüğünüz şey rahim,

yandakiler yumurtalıklar ve tüpler.

Şimdi her ay hormonların etkisiyle, şu yumurtalıklarımızdan

birinde yumurta oluşmaya başlıyor.

Bunlar doğuştan beri bekliyor orada.

Bir tanesi büyüyor ve atılıyor.

Biz buna yumurtlama diyoruz.

Bu her ay oluyor, düzenli bir şekilde.

Bu yumurtlama olurken, oradan salınan hormonların etkisiyle

-bahsettiğim rahmin iç tabakası burası-

kalınlaşıyor.

Niye kalınlaşıyordu? Bebek gelirse diye.

Peki, cinsel ilişki oldu. Milyonlarca spermden bir tanesi döllemeyi başardı.

Bebek oluştu, o hazır olmuş yuvaya geliyor, yerleşiyor.

Tebrikler, gebesiniz!

Doğuracaksınız, anne olacaksınız, Cennet ayaklarınızın altında.

Değil mi?

Peki, diyelim ki gebelik oluşmadı.

Bakın o zaman da, yumurta döllenmedi ya,

ya da tutunamıyor döllendi,

o oluşmuş iç tabaka dökülüyor.

İşte biz buna âdet kanaması diyoruz.

Yani, görüyor musunuz ne kadar titizlikle hazırlanmış bir şey,

her ay yenisi yapılıyor ve biz buna "kirlenmek" diyoruz.

Daha da önemlisi var,

bir kız çocuğunun ilk âdet gördüğünü düşünün.

Âdet görmek ve doğurganlık kadındaki en kompleks mekanizma.

Hipofiz bezinden başlıyor, bir sürü hormonların etkisi var.

Bu kız çocuğunda, hepsi çok sağlam bir şekilde çalışıyor,

sağlıklı doğurgan demek.

E niye ayıplıyoruz?

Niye kız çocuğu ben âdet gördüm diye çıkamıyor?

Niye bunu saklıyor?

Anne olacak işte!

Biraz sinirlendim, düzeleyim.

Peki...

Size sinirlenmedim, eminim burada hiç öyle düşünen yok.

Peki, bir şey daha anlatacağım şimdi.

Yine bunlar tıbbi kısımlar.

Anne karnında cinsiyet nasıl oluşuyor?

Değil mi?

Leylekler niye bazen kız, bazen erkek getiriyor?

Şimdi, o döllenme var ya,

o anda hangi şampiyon sperm oraya ulaşıp döllemeyi başardıysa,

o taşıdığı kromozom Y ise erkek bebek oluyor, X ise kız bebek oluyor.

Bu oran %50.

Peki, diyelim ki erkek, Y kromozomu taşıyor, erkek çocuk doğacak. Öyle hemen olmuyor birleşmeyle.

Diyor ki o Y kromozomundaki bir bölge:

iki bebeğin de 1,5 aylık olana kadar anne karnında,

ortak bir yumurtalığı var.

O bölge diyor ki, bu çocuk erkek olacak diyor

sen diyor onu testis yap diyor, testise dönüş diyor.

Ve testis oluşuyor.

Sonra da başka bir madde diyor ki:

testosteron salgıla, erkek bebek olacak.

Bu hormonun etkisiyle de erkeğin iç üreme organları oluşuyor.

Sonra yine enzimsel başka bir basamakla da erkeğin dış organları oluşuyor.

Erkek çocuk doğuyor, sıkıntı yok.

Peki, kız bebeğe gelelim.

Kız bebek ne demek? X taşıyordu Y yok, ya bu bölge yok.

Hiçbir hormon vermeseniz de -ki anne karnında almıyor-

ya östrojen uyarısı anne karnında yok kız bebekte,

testosteron olmadığı için direk sağlıklı bir kız bebek doğuyor.

Ya, tüm bu sistemler o testis yerine yumurtalığa dönüyor,

yumurtalıktan sonra rahim ve iç genital organlar oluşuyor.

Sonra da dış üreme organları oluşuyor, kız bebek oluyor.

Ya burada söylemek istediğim

hiçbir şey vermeseniz de

doğa kız yapmaya meyilli.

Evet, kadın cinsiyeti yapıyor.

Ya, doğa bunu yapıyor ve erkeğin o uzun bir yolu vardı ya

hani hormonlar oluşuyordu, iç üreme vesaire,

orada herhangi bir doğumsal kusur olduğunda

hop dişiye dönüyor gene.

Mesela şöyle düşünün,

kromozomu Y, testisi var, testosteron üretiyor,

işte prostat vesaire iç üreme organları oluşmuş,

tam orada bir doğumsal kusur var.

Dış üreme organları oluşamıyor.

Ama oluşamıyor değil, ne oluyor biliyor musunuz?

Kız organları oluşuyor.

Yani, takıldığı yerde doğa onu hemen dişiye çeviriyor.

Siz orada ne diyorsunuz?

"Aaa kızım oldu" diyorsunuz.

Bu kız geliyor, ergenlik döneminde âdet görmüyor,

niye âdet görmüyor diye bize getiriyorsunuz.

Biz bakıyoruz diyoruz ki: "e bu kız değil ki".

Nasıl değil? Kromozomlarına bakıyoruz başka bir şey,

içeride rahim, yumurtalık yok

hatta testis var, karnında.

İşte bunlar da cinsiyet bozuklukları.

Neyse bu çok karmaşık bir konu...

Demek istediğim şu,

doğa kadın yapmaya çalışıyor.

Evet, erkek tali bir cinsiyet

mi acaba? Bu esprisi tabii...

Bir de şu gözle bakarsanız tam tersi,

"erkek olmak ciddi iş".

Değil mi?

Evet, yani, sen kalk o kadar milyon spermin içinden ulaş,

bir taneyi dölle, şampiyon ol, sonra bütün bu mekanizmaları geç,

hormonların doğru çalışsın, bütün enzimlerin doğru çalışsın,

son basamağa kadar, erkek oluyorsun ya.

Gerçekten zor iş.

Şaka olsun diye söylemiyorum.

Bakın iki farklı bakış açısı.

Tali cinsiyetten özel cinsiyete.

Peki, o zaman bir de yine Türk Dil Kurumu'na dönelim.

Dişi ile erkeğin tanımına bakalım.

Yumurta oluşturan veya yavru doğuran birey.

Peki.

Yetmiyor, şuh, işveli, çekici olacak bir de ki dişi olabilsin.

Değil mi?

Bu kadar size kadın anlatıyorum diye böyle giyindim.

Sırf bu sebeple.

Evet, yetmedi yani.

Erkeğe bakalım,

yetişkin adam, bay, peki.

Sperm oluşturan organizma, tamam bunu anlattık zaten.

Yetmedi, sözüne güvenilir, mert olacak bir de.

Yani şimdi erkek oldu yetmiyor, adam olacak.

O da yetmiyor, adam gibi adam olacak yahu!

Peki, yani farkındaysanız dengeli anlatıyorum,

öyle erkeklere sıkıntılı bir şey anlatacağımı düşünmeyin.

Dönelim kadın tanımına, çok güldük.

Bakın, analık veya ev yönetimi bakımından gereken erdemleri ve becerileri olan.

Şimdi, sağlıklı yüz çiftten her şeyi yolunda olan 15 tanesinde gebelik oluşmaz.

Biz bunları araştırmaya başlarız.

Siz bu 15 kadını erdemsiz yaptınız, becereksiz yaptınız,

bir de kadın olmaktan bile attınız.

Bunların öyle hikâyeleri var ki,

her ay gebe miyim diye âdet gördüklerinde,

bir de onlara kirli diyorsunuz.

Oturur ağlarsınız.

Evet, şimdi size komik bir şey daha göstereceğim.

Benim bir meslek ilanım.

Bayan kadın doğum uzmanı.

Hani aynıydı bu ikisi madem.

Niye ikisi de bayan değil, biri bayan biri kadın?

Benim aklıma birkaç şey geliyor.

Bir, doktorun cinsel deneyimini bilmiyoruz ya,

nasıl kadın diyeceğiz şimdi, bayan diyelim ona.

Doktor ya, biraz daha saygıyı hak ediyor, ona bayan diyelim.

Öteki zaten kadın doğumcuya gidiyor, ilişkisi var demek ki bırak o kadın kalsın. Tabii bir de bunun daha bir kötü versiyonu var,

"bayandan az kullanılmış".

Evet, bu bütün dünyada böyle, bizde değil merak etmeyin.

Sadece onlar kelimeleri bu kadar rahat kullanamıyorlar.

Onlarda da "kız gibi yapmak", "kız gibi koşmak" vesaire var.

Orada sorun farklı yapmak değil, eksik veya yetersiz yapmak.

Ben bunu çok yaşıyorum.

Nerede yaşıyorum?

Ben bir cerrahım, ameliyatlar yapıyorum.

Evet, benim asistanlık eğitimim şöyle geçti,

vakada bir hata yaptığımızda, ameliyatta yanlış bir şey yaptığınızda

ameliyathaneden atılırken, şu sözler eşliğinde atılırdık:

"kız gibi ameliyat yapma!".

Yalnız size bir şey söyleyeyim, "kız gibi" çok güzel ameliyat yapılıyor.

Hele bir de "kadın" gibi yaparsanız...

Evet, biz yine çok şanslıyız. Neden?

Bütün dünyada birçok ülkeden önce

kadına değer veren, kadına seçme-seçilme hakkını veren

bir liderimiz var bizim.

Bu topraklardan çıkmış.

Mustafa Kemal Atatürk'ümüz var!

Ben, bu sahnede, bu coğrafyada bir kadın olarak

kadını size anlatabiliyorsam, O'nun sayesinde.

Ben O'na teşekküre çok sık gidiyorum, her sene Dolmabahçe Sarayı'na.

Tek başıma da gitmiyorum.

Bunlar benim doğumunu yaptırttığım çocuklar.

Çete kurdum.

Önce annelerinin karnında geliyorlar,

ertesi sene de işte böyle beşikte arabada

sonra da yürüyerek geliyorlar.

Evet, Atatürk'e böyle teşekküre gidiyoruz,

onlara Atatürk'ü ben anlatıyorum özellikle.

Evet, ben Atatürk'e teşekküre giderken

her sene gidiyorum, her ameliyatımda da

bonemde gördüğünüz gibi O'na teşekkürlerimi sunuyorum.

Ama müsaadenizle bir de burada sunmak istiyorum.

Canım Ata'm, canım Atatürk'üm!

Senin sayende, senin kurduğun Cumhuriyet,

senin ilke ve inkılapların, senin vizyonun ve senin önderliğinde

özgür, çağdaş, laik, en hakiki mürşiti ilim olan

bir Türk kadını ve bir Türk hekimi olarak,

ait olduğum coğrafyada bu günlerime tek başıma gelebildim.

Senin sayende.

Sana minnettarım ve ölene kadar izindeyim.

Kadın. | Banu Çiftçi | TEDxBahcesehirUniversity Frauen | Banu Çiftçi | TEDxBahcesehirUniversity Women. | Banu Çiftçi | TEDxBahcesehirUniversity Femmes | Banu Çiftçi | TEDxBahcesehirUniversité 女性|バヌ・チフチ|TEDxBahcesehirUniversity

Çeviri: Orkun Nazim Kadioglu Gözden geçirme: Yunus ASIK Translation: Orkun Nazim Kadioglu Review: Yunus ASIK

Merhaba herkese.

Evet, Batuhan'ın söylediği gibi Yes, as Batuhan said

benim adım Banu.

Banu ne demek biliyor musunuz bilmiyorum ama

Banu farsça bir kelime ve kadın demek.

Evet, kraliçe, hanımefendi,

tüm kadın kavramlarını kapsayan bir kelime. a word that encompasses all female concepts.

Ve ben kadın hastalıkları ve doğum uzmanıyım. And I am an obstetrician and gynecologist.

Şimdi...

Ayrıca, Afrika'dan New York'a,

Van Başkale'den İran sınırından Nişantaşı'na kadar From Van Başkale to the Iranian border to Nişantaşı

binlerce kadının doğumunu yaptırttım,

ameliyat ettim

ve belki yüz binlercesini muayene ettim.

Dolayısıyla, böyle kadın deyince birazcık konuşma hakkım var herhalde. Therefore, I guess I have a right to speak a little when I say such a woman.

O yüzden sizlerle "kadın"ı konuşmak istiyorum.

Klasiktir, neyle başlayalım? It's classic, what should we start with?

Türk Dil Kurumu ile başlayalım. Let's start with the Turkish Language Institution.

Evet. Kadın! Erişkin dişi insan. Yes. Woman! Adult female human.

Mutabık mıyız? Evet. Do we agree? Yes.

Peki.

Erişkin ne demek? Ona gelelim.

Bu, Dünya Sağlık Örgütü'nün sınıflaması. This is the World Health Organization classification.

24 yaş ve üzerini yetişkin kabul ediyoruz.

18-24 de genç yetişkin.

Peki, 24 yaş ve üzeri.

Şu oku biraz ilerletelim. Let's push that arrow a little further.

25 yaşında bir dişiye kız mı dersiniz kadın mı? Would you call a 25 year old female a girl or a woman?

Yani şu geçiş ne zaman oluyor? So when does this transition happen?

İşte burada, toplumda çok ciddi bir anlam karmaşası var. Here, there is a very serious misunderstanding in society.

Ama karmaşa kelimede değil, But confusion is not in the word,

çok daha derinlerde.

Ben size bunu anlatacağım. I will tell you this.

Sorumuza dönelim, Back to our question,

24 yaşında bir dişi

kız mı dersiniz kadın mı?

Bana hemen şunu sorarsınız:

evli mi?

Aslında orada onu sormak istemiyorsunuz siz. Actually, you don't want to ask him there.

De ötekini de nasıl soracağız şimdi? How are we going to ask the other one now?

Değil mi?

Evet, merak ettiğimiz şey

maalesef cinsel deneyimi. unfortunately sexual experience.

Ona göre kadın veya kız diyeceğiz. According to her, we will call it a woman or a girl.

Hani erişkin dişiydi? Which was an adult female?

Niye biz bunu medeni duruma Why do we do this to marital status?

veya cinsel öyküye dönüştürdük? or turned it into a sexual story?

Kelimenin korkutuculuğu burada başlıyor. The scariness of the word begins here.

Ben size kadın kelimesinin korkutuculuğunu anlatacağım.

Kadın cinsiyet belirten bir kelime sadece,

erkek gibi, kadın, erkek.

Ama biz cinsiyet belirten bir kelimeyi almışız But we got a gendered word

cinsel öykü belirten bir kelimeye çevirmişiz. We have translated it into a word describing a sexual story.

Yani, Türk Dil Kurumu erişkin dişi diyor So, Turkish Language Institution says adult female

ama biz "cinsel deneyimi olan" dişi diyoruz aslında. but we actually say "female with sexual experience".

Buradan bir konuya geleceğim, I will come to a point here,

bayan-kadın tartışmaları değil mi? female-female debate, right?

Bundan bahsetmesek olmaz.

Ama, üzgünüm ama ben burada erkeklere hak veriyorum.

Şimdi tanımadığı bir dişiye diyelim, Now let's say to a female he doesn't know,

yolda hitap etmesi gerekiyor, he has to address on the way,

hanımefendi demek aklına gelmiyor diyelim ki.

Şimdi, bayan-kadın dedik.

Tanımadığı bir dişi yürüyor yolda, A female he doesn't know is walking on the road,

hanımefendi demek de aklına gelmiyor diyelim.

Kadın dediğinde alacağı tepkiyi düşünebiliyor musunuz? Can you imagine the reaction she would get when she said it?

Biraz sert bir tepki olabilir, değil mi?

Dolayısıyla, erkekler de bayan kelimesine sığınıyor aslında. Therefore, men also take refuge in the word lady.

Kadın derse başına gelecekleri bilmediğinden. Because she doesn't know what will happen to her if she teaches.

Peki, kadın derse niye başına bir şey geliyor? Well, if the woman says, why does something happen to her?

Çünkü, sorun erkeklerde değil. Because the problem is not men.

Kadının kendisini "kadın" diye tanımlarkenki çatışmasında. In the conflict of woman describing herself as "woman".

Neden? Türk Dil Kurumu'ndan tutun da, Why is that? From the Turkish Language Institution,

demin anlattığım anlama kadar. as far as what I just said.

Çünkü bu cinsellik belirten bir ifadeye çevrilmiş. Because this has been translated into a sexual expression.

Ve toplumun kadın kelimesine yüklediği anlamı, And the meaning that society ascribes to the word woman,

o da haklı olarak kendisine alıyor. he rightfully takes it for himself.

Aslında (toplum) size haksızlık da etmeyelim. In fact, let us not be unfair to you (society).

Şurada, çok kısa bir dönem kadın olmanıza izin veriyor. Here, it allows you to be a woman for a very short period of time.

Ne zaman bu biliyor musunuz? When do you know this?

Evlendikten anne olana kadarki dönem. The period from marriage to motherhood.

Burada, hem kadın kendisine "evet, ben kadınım" diye tanımlıyor Here, both the woman describes herself as "yes, I am a woman"

hem de toplum ona rahatlık kadın diyor. and society calls her a comfort woman.

Hani, sevgili Duygu Asena "kadının adı yok" diyor ya. You know, dear Duygu Asena says "the woman has no name".

Kadının adı değil, kadının kendi yok!

Kadın yok.

Bir örnek daha vereyim.

45 ya da 50 yaşlarında evlenmemiş bir hanımefendiyi düşünelim. Consider an unmarried lady aged 45 or 50.

Ne diyoruz? What are we saying?

Evde kalmış kız, evde kalmış kız kurusu. Stay-at-home girl, stay-at-home spinster.

Gene kadın olamadı!

Niye evde kalmış kadın demiyoruz? Why don't we say stay-at-home women?

Madem evde kalmışı kullanacağız, hadi kabul ettik. Since we're going to use what's left at home, let's accept it.

Gene kadın olamadı.

Peki biraz daha gerilere gidelim. Well, let's go back a little further.

Küçük çocuğa inelim, kız oğlan tanımlarına gelelim. Let's get down to the little boy, let's get to the definitions of boy and girl.

Ne diyor Türk Dil Kurumu kıza?

Dişi çocuk. Peki. Female child. Alright.

Oğlana bakalım, karşılığı: erkek çocuk.

Tamam.

Şimdi, kız çocuğunun büyümesinden korkuyoruz ya Now we're afraid of the girl's growing up

kadın olmak, hakaret gibi kabul ediliyor ya. Being a woman is considered an insult.

Erkekte de tam tersi var. Men have the opposite.

O da bir an önce büyüsün istiyoruz, oğlan denilmesin ona istiyoruz. We want him to grow up as soon as possible, we want him not to be called a boy.

Neden?

Şu tanımdan dolayı. Because of this definition.

Yani, biri bir an önce büyüsün erkek olsun

ama diğeri hep çocuk kalsın, kız kalsın. but the other should always be a boy, a girl.

Burada asıl amaç cinsellik yaşamasın. The main purpose here is not to have sex.

Peki niye bu konuyu seçtim? Ne demek istiyorum?

Kadın kelimesinin ve onu çağrıştıran her kelime veya tümcenin The word woman and every word or phrase that evokes it

ayıp karşılanmasının, çekinilmesinin, shame, withdrawal,

bu kelimeden kaçınılmasının tek bir sebebi var.

Kadını cinsel kimliğinden uzak tutmak. Keeping women away from their sexual identity.

Kadının cinselliğini görmezden gelmek ya da yok saymak. Ignoring or ignoring a woman's sexuality.

Kadının cinsiyetinin ve hormonlarının ona verdiği A woman's sex and hormones give her cinsiyet, doğurganlık, üreme yeteneğini kabul edip

cinselliği ona hak görmemek. not deserving of sexuality.

Psikanaliz bunu çok güzel açıklıyor. Psychoanalysis explains this very well.

Yani bunun bilimsel açıklaması da var. So there is a scientific explanation for this.

O, kız kadın anne vardı ya, That girl, there was a woman mother,

kadın sadece ve sadece anne kimliği ile korkutucu olmaktan çıkıyor. woman ceases to be scary with her only and only mother identity.

Anne olana kadarki -o zaten adı olmayan dönemde- Until she became a mother - in that period without a name anyway -

korkutucu ve tehlikeli. scary and dangerous.

Hatta biz buna yöresel olarak bir kelime daha eklemişiz: We even added another word locally:

namus nesnesi.

Namusun hiçbir dilde karşılığı yok

biliyor musunuz sözlükte?

Erdem, dürüstlük, gerçek namusun var.

Ama bizim kast ettiğimiz bacak arası namusun But what we mean is your honor between the legs

Türkçe dışında hiçbir dilde karşılığı yok. It has no equivalent in any language other than Turkish.

Kadının cinselliğini yok saymak dedik ya,

bir de bunun fiziksel yapılan hali var. There is also the physical aspect of it.

Vahşice kadının cinselliğini yok etmek. Brutally destroying women's sexuality.

Evet, kadın sünnetinden bahsedeceğim. Yes, I will talk about female genital mutilation.

Ben buna çok aşinayım. I am very familiar with it.

Ben Afrika'ya çok sık gidiyorum.

Gönüllü doktor olarak orada ameliyatlar yapıyorum, As a volunteer doctor, I perform surgeries there,

muayeneler yapıyorum.

Şimdi, muayenelerde enteresan bir şey var.

Kadınlara baktığımda genital anatomi farklı.

Hani biri doğumsal olabilir, anlamadım görmediğim bir anatomi var.

Nedir bu diye yanımdaki oradaki yerel görevliye sorduğumda When I asked the local officer next to me, what is this?

"hocam onlar sünnetli kadınlar" dedi. "Sir, they are circumcised women," he said.

Size ne olduğunu anlatayım, ne yaptıklarını.

Birleşmiş Milletler buna the United Nations to

"genital sakatlama"diyor, bu şekilde geçiyor.

Şimdi, 3 tipi var:

ya klitorisi çıkarıyorlar, ya klitorisle beraber iç dudakları çıkarıyorlar,

ya da tüm genital bölgeyi çıkarıp dikiyorlar. or they remove the entire genital area and stitch it up.

Sadece âdet kanı ve idrarın akışına izin verecek şekilde. Allowing only menstrual blood and urine to flow.

Bu üçüncünün diğer amacı da ne biliyor musunuz? Do you know what the other purpose of this third is?

Evlendiğinde, eşi bıçakla açıyor orayı ki When he gets married, his wife opens it with a knife.

bakire olduğundan emin oluyor.

Şimdi, evet bu vahşice ama çok sık yapılıyor.

Bu tüm konuşmayı da bunun için yapıyorum.

Biz de kelimelerimizle çok da farklı bir şey yapmıyoruz. We don't do anything very different with our words.

Orada amaç zevk almasın, haz duymasın. The aim there is not to enjoy, not to feel pleasure.

Bir kadının zevk alması niye bu kadar korkutucu?

Öyle korkutucu ki! It's so scary!

Bir de bunu sağlama alıyorlar. And they make sure of that.

Bu sünnet edilen çocuklar, yaklaşık 5 yaşında kız çocukları.

Evet, bu Uganda'dan bir fotoğraf, yetimhaneden.

Bunun bu arada bir dinle falan ilgisi yok. This has nothing to do with religion by the way.

Mesela, Somali %85i müslüman olan bir ülke, çok sıktı.

Kongo Demoktratik Cumhuriyeti'ne gittiğimde,

orası da yüzde 80-85 hristiyan ve katolik bir ülke,

orada da çok sıktı.

Bunun dinle bir ilgisi yok.

Ve bu sünnetlerde bu kız çocuklarının çoğu

kan kaybından kaybediliyor. is lost from blood loss.

Bir o kadarı da, bunlar yaşlı kadınların aynı jileti kullanarak Just as much, these are old women using the same razor.

yaptıkları işlemler, AIDS bulaşıyor. Zaten çok yaygın.

Ya inanılmaz kötü bir şey. Or something incredibly bad.

Tabii psikolojik etkilerini hiç konuşmuyorum. Of course, I'm not talking about the psychological effects at all.

Bu hala bitmedi.

Evet, insan hakları ihlali ama Yes, human rights violation but

Birleşmiş Milletler'in raporuna göre

önümüzdeki 10 yılda hala 30 milyon kız çocuğu

sünnet tehlikesi ile karşı karşıya. face the danger of circumcision.

Bu bir tek doğuda değil, batıda da böyle This is not only in the east, but also in the west.

yine etnik gruplar arasında Amerika'da da Avrupa'da da

sünnet hâlâ var.

Peki, biraz da özel olalım değil mi? Well, let's be a little special, shall we?

Kadınlarımız özeldir, özeldir...

Güzel bir kelimemiz var: "kadının özel günleri". We have a nice word: "women's special days".

Değil mi? Âdet günleri.

Peki, size polikliniğimden bir diyalogla devam etmek istiyorum. Well, I would like to continue with a dialogue from my polyclinic.

Steteskobu olan benim, bana benzeyen bir şey seçtik. I'm the one with the stethoscope, we chose something that looks like me.

Şimdi, şunu soruyorum: en son ne zaman âdet gördünüz?

Bu benim için çok önemli.

Hani fonksiyonel bir sıkıntı var mı diye. You know if there is a functional problem.

Evet, aldığım cevap: "dün temizlendim". Yes, the answer I got was: "I was cleaned yesterday".

"Kirli miydiniz?" "Were you dirty?"

"Evet, 5 gün kirli kalıyorum, ama zamanında kirlenirim hep, hiç aksamaz". "Yes, I stay dirty for 5 days, but I always get dirty on time, it never fails".

Evet, gülüyorsunuz ama benim çok sık yaşadığım bir şey öykü alırken. Yes, you laugh, but one thing I experience very often is when taking a story.

Sizce burada kast edilen hijyenik bir kirlenme mi? Do you think what is meant here is a hygienic contamination?

Maalesef değil.

Çünkü âdet gördüğünde,

kadın o ay gebe kalmayacak demek. It means that the woman will not get pregnant that month.

Gebe kalmayacak, hani anne olamayacak ya

bu da bunun bir yansıması. this is a reflection of that.

O zaman kirli.

Peki, bu kirlenme dediğiniz şeyin Well, this is what you call pollution.

dünyanın en temiz şeyi olduğunu biliyor musunuz?

Biz niye âdet görürüz, ya da niye "kirleniriz"? Why do we menstruate or "get dirty"?

Yeni bir yaşam başlayacak. A new life will begin.

O yüzden vücut onu öyle bir sisteme alıyor ki, o kadar titizlikle. That's why the body takes it into such a system, so meticulously.

Yepyeni olsun diye her ay yenisini yapıyor.

Âdet dediğimiz şey, her ay, rahmin bir iç tabakası var

bebeğin yerleştiği yer,

orası bebek gelecek diye hazırlanır, kalınlaşır,

damarlanması artar, bir yuva oluşturulur, âdet görülmesse o yuva dökülür. vascularization increases, a nest is formed, if menstruation is not seen, that nest is shed.

Biz buna âdet kanaması diyoruz.

Ama "kirlenme" de diyoruz.

Peki, tıbbi olarak size bunu gösterip gebe kalmaya geçeceğim. Well, I'm going to medically show you this and move on to getting pregnant.

Bir animasyon üzerinden göstereceğim.

Şimdi, bu bizim alt karın bölgemiz, genital organlarımız.

Kabaca, şu armut gibi gördüğünüz şey rahim,

yandakiler yumurtalıklar ve tüpler. the following are the ovaries and tubes.

Şimdi her ay hormonların etkisiyle, şu yumurtalıklarımızdan

birinde yumurta oluşmaya başlıyor. an egg begins to form.

Bunlar doğuştan beri bekliyor orada. They have been waiting there since birth.

Bir tanesi büyüyor ve atılıyor. One grows and is discarded.

Biz buna yumurtlama diyoruz. We call this spawning.

Bu her ay oluyor, düzenli bir şekilde.

Bu yumurtlama olurken, oradan salınan hormonların etkisiyle

-bahsettiğim rahmin iç tabakası burası- -this is the inner layer of the uterus I'm talking about-

kalınlaşıyor. thickens.

Niye kalınlaşıyordu? Bebek gelirse diye. Why was it thickening? In case the baby comes.

Peki, cinsel ilişki oldu. Milyonlarca spermden bir tanesi döllemeyi başardı. Well, there was sex. One out of millions of sperm managed to fertilize.

Bebek oluştu, o hazır olmuş yuvaya geliyor, yerleşiyor. The baby is formed, it is ready, comes to the nest, settles down.

Tebrikler, gebesiniz!

Doğuracaksınız, anne olacaksınız, Cennet ayaklarınızın altında.

Değil mi?

Peki, diyelim ki gebelik oluşmadı.

Bakın o zaman da, yumurta döllenmedi ya,

ya da tutunamıyor döllendi, or unable to hold, fertilized,

o oluşmuş iç tabaka dökülüyor.

İşte biz buna âdet kanaması diyoruz.

Yani, görüyor musunuz ne kadar titizlikle hazırlanmış bir şey,

her ay yenisi yapılıyor ve biz buna "kirlenmek" diyoruz.

Daha da önemlisi var,

bir kız çocuğunun ilk âdet gördüğünü düşünün.

Âdet görmek ve doğurganlık kadındaki en kompleks mekanizma. Menstruation and fertility are the most complex mechanisms in women.

Hipofiz bezinden başlıyor, bir sürü hormonların etkisi var.

Bu kız çocuğunda, hepsi çok sağlam bir şekilde çalışıyor, In this girl child, they all work very solidly,

sağlıklı doğurgan demek.

E niye ayıplıyoruz? Why do we shame?

Niye kız çocuğu ben âdet gördüm diye çıkamıyor? Why can't a girl go out because I've had my period?

Niye bunu saklıyor? Why is he hiding this?

Anne olacak işte! She's going to be a mother!

Biraz sinirlendim, düzeleyim. I'm a little pissed off, I'll fix it.

Peki...

Size sinirlenmedim, eminim burada hiç öyle düşünen yok.

Peki, bir şey daha anlatacağım şimdi.

Yine bunlar tıbbi kısımlar.

Anne karnında cinsiyet nasıl oluşuyor? How is sex formed in the womb?

Değil mi?

Leylekler niye bazen kız, bazen erkek getiriyor? Why do storks sometimes bring girls and sometimes boys?

Şimdi, o döllenme var ya, Now, there's that fertilization,

o anda hangi şampiyon sperm oraya ulaşıp döllemeyi başardıysa,

o taşıdığı kromozom Y ise erkek bebek oluyor, X ise kız bebek oluyor.

Bu oran %50.

Peki, diyelim ki erkek, Y kromozomu taşıyor, erkek çocuk doğacak. Öyle hemen olmuyor birleşmeyle.

Diyor ki o Y kromozomundaki bir bölge:

iki bebeğin de 1,5 aylık olana kadar anne karnında, in the womb until both babies are 1.5 months old,

ortak bir yumurtalığı var. they have a common ovary.

O bölge diyor ki, bu çocuk erkek olacak diyor That region says, this boy will be a boy

sen diyor onu testis yap diyor, testise dönüş diyor. he says make it testicles, he says turn into testicles.

Ve testis oluşuyor.

Sonra da başka bir madde diyor ki:

testosteron salgıla, erkek bebek olacak. secrete testosterone, it will be a baby boy.

Bu hormonun etkisiyle de erkeğin iç üreme organları oluşuyor. With the effect of this hormone, the male's internal reproductive organs are formed.

Sonra yine enzimsel başka bir basamakla da erkeğin dış organları oluşuyor. Then, with another enzymatic step, the male's external organs are formed.

Erkek çocuk doğuyor, sıkıntı yok.

Peki, kız bebeğe gelelim. Okay, let's get to the baby girl.

Kız bebek ne demek? X taşıyordu Y yok, ya bu bölge yok.

Hiçbir hormon vermeseniz de -ki anne karnında almıyor- Even if you don't give any hormones -which you don't get in the womb-

ya östrojen uyarısı anne karnında yok kız bebekte, either, there is no estrogen warning in the womb, in the baby girl,

testosteron olmadığı için direk sağlıklı bir kız bebek doğuyor. Since there is no testosterone, a healthy baby girl is born directly.

Ya, tüm bu sistemler o testis yerine yumurtalığa dönüyor,

yumurtalıktan sonra rahim ve iç genital organlar oluşuyor.

Sonra da dış üreme organları oluşuyor, kız bebek oluyor.

Ya burada söylemek istediğim what i want to say here

hiçbir şey vermeseniz de

doğa kız yapmaya meyilli. nature tends to make girls.

Evet, kadın cinsiyeti yapıyor.

Ya, doğa bunu yapıyor ve erkeğin o uzun bir yolu vardı ya Ya, nature does it and man had that long way

hani hormonlar oluşuyordu, iç üreme vesaire,

orada herhangi bir doğumsal kusur olduğunda when there is any birth defect

hop dişiye dönüyor gene. hop turns female again.

Mesela şöyle düşünün,

kromozomu Y, testisi var, testosteron üretiyor,

işte prostat vesaire iç üreme organları oluşmuş,

tam orada bir doğumsal kusur var.

Dış üreme organları oluşamıyor. External reproductive organs cannot form.

Ama oluşamıyor değil, ne oluyor biliyor musunuz?

Kız organları oluşuyor.

Yani, takıldığı yerde doğa onu hemen dişiye çeviriyor. So, where she hangs out, nature immediately turns her into a female.

Siz orada ne diyorsunuz? What do you say there?

"Aaa kızım oldu" diyorsunuz.

Bu kız geliyor, ergenlik döneminde âdet görmüyor,

niye âdet görmüyor diye bize getiriyorsunuz. Why do you bring him to us because he is not menstruating?

Biz bakıyoruz diyoruz ki: "e bu kız değil ki". We look at it and say: "Well, that's not the girl".

Nasıl değil? Kromozomlarına bakıyoruz başka bir şey,

içeride rahim, yumurtalık yok

hatta testis var, karnında.

İşte bunlar da cinsiyet bozuklukları.

Neyse bu çok karmaşık bir konu...

Demek istediğim şu,

doğa kadın yapmaya çalışıyor.

Evet, erkek tali bir cinsiyet

mi acaba? Bu esprisi tabii... I wonder? This joke of course...

Bir de şu gözle bakarsanız tam tersi, On the contrary, if you look at it this way,

"erkek olmak ciddi iş". "Being a man is serious business".

Değil mi?

Evet, yani, sen kalk o kadar milyon spermin içinden ulaş,

bir taneyi dölle, şampiyon ol, sonra bütün bu mekanizmaları geç,

hormonların doğru çalışsın, bütün enzimlerin doğru çalışsın,

son basamağa kadar, erkek oluyorsun ya.

Gerçekten zor iş.

Şaka olsun diye söylemiyorum. I'm not saying it as a joke.

Bakın iki farklı bakış açısı. See two different perspectives.

Tali cinsiyetten özel cinsiyete. From secondary to special gender.

Peki, o zaman bir de yine Türk Dil Kurumu'na dönelim.

Dişi ile erkeğin tanımına bakalım. Let's look at the definition of male and female.

Yumurta oluşturan veya yavru doğuran birey. An individual who lays eggs or gives birth to offspring.

Peki.

Yetmiyor, şuh, işveli, çekici olacak bir de ki dişi olabilsin. It is not enough.

Değil mi?

Bu kadar size kadın anlatıyorum diye böyle giyindim. I dressed like this just because I'm telling you this much about women.

Sırf bu sebeple.

Evet, yetmedi yani. Yes, that was not enough.

Erkeğe bakalım,

yetişkin adam, bay, peki.

Sperm oluşturan organizma, tamam bunu anlattık zaten.

Yetmedi, sözüne güvenilir, mert olacak bir de.

Yani şimdi erkek oldu yetmiyor, adam olacak.

O da yetmiyor, adam gibi adam olacak yahu!

Peki, yani farkındaysanız dengeli anlatıyorum, Well, if you're aware, I'm telling you in a balanced way,

öyle erkeklere sıkıntılı bir şey anlatacağımı düşünmeyin. Don't think that I'm going to tell such a troublesome thing to men.

Dönelim kadın tanımına, çok güldük. Let's go back to the definition of woman, we laughed a lot.

Bakın, analık veya ev yönetimi bakımından gereken erdemleri ve becerileri olan. See, those who have the necessary virtues and skills in terms of maternity or household management.

Şimdi, sağlıklı yüz çiftten her şeyi yolunda olan 15 tanesinde gebelik oluşmaz. Now, out of a hundred healthy couples, 15 of them who are all right do not get pregnant.

Biz bunları araştırmaya başlarız. We start researching them.

Siz bu 15 kadını erdemsiz yaptınız, becereksiz yaptınız,

bir de kadın olmaktan bile attınız.

Bunların öyle hikâyeleri var ki,

her ay gebe miyim diye âdet gördüklerinde,

bir de onlara kirli diyorsunuz.

Oturur ağlarsınız. You sit and cry.

Evet, şimdi size komik bir şey daha göstereceğim.

Benim bir meslek ilanım. It's my job posting.

Bayan kadın doğum uzmanı.

Hani aynıydı bu ikisi madem. You know, since these two were the same.

Niye ikisi de bayan değil, biri bayan biri kadın?

Benim aklıma birkaç şey geliyor.

Bir, doktorun cinsel deneyimini bilmiyoruz ya,

nasıl kadın diyeceğiz şimdi, bayan diyelim ona.

Doktor ya, biraz daha saygıyı hak ediyor, ona bayan diyelim.

Öteki zaten kadın doğumcuya gidiyor, ilişkisi var demek ki bırak o kadın kalsın. Tabii bir de bunun daha bir kötü versiyonu var,

"bayandan az kullanılmış".

Evet, bu bütün dünyada böyle, bizde değil merak etmeyin.

Sadece onlar kelimeleri bu kadar rahat kullanamıyorlar.

Onlarda da "kız gibi yapmak", "kız gibi koşmak" vesaire var.

Orada sorun farklı yapmak değil, eksik veya yetersiz yapmak.

Ben bunu çok yaşıyorum.

Nerede yaşıyorum?

Ben bir cerrahım, ameliyatlar yapıyorum.

Evet, benim asistanlık eğitimim şöyle geçti,

vakada bir hata yaptığımızda, ameliyatta yanlış bir şey yaptığınızda

ameliyathaneden atılırken, şu sözler eşliğinde atılırdık:

"kız gibi ameliyat yapma!".

Yalnız size bir şey söyleyeyim, "kız gibi" çok güzel ameliyat yapılıyor.

Hele bir de "kadın" gibi yaparsanız...

Evet, biz yine çok şanslıyız. Neden?

Bütün dünyada birçok ülkeden önce

kadına değer veren, kadına seçme-seçilme hakkını veren

bir liderimiz var bizim.

Bu topraklardan çıkmış.

Mustafa Kemal Atatürk'ümüz var!

Ben, bu sahnede, bu coğrafyada bir kadın olarak

kadını size anlatabiliyorsam, O'nun sayesinde.

Ben O'na teşekküre çok sık gidiyorum, her sene Dolmabahçe Sarayı'na.

Tek başıma da gitmiyorum.

Bunlar benim doğumunu yaptırttığım çocuklar. ||your birth||

Çete kurdum. I formed a gang.|

Önce annelerinin karnında geliyorlar, ||"in the womb"|

ertesi sene de işte böyle beşikte arabada |||||"in the cradle"|

sonra da yürüyerek geliyorlar.

Evet, Atatürk'e böyle teşekküre gidiyoruz,

onlara Atatürk'ü ben anlatıyorum özellikle.

Evet, ben Atatürk'e teşekküre giderken

her sene gidiyorum, her ameliyatımda da

bonemde gördüğünüz gibi O'na teşekkürlerimi sunuyorum. "in this respect"|||||I offer

Ama müsaadenizle bir de burada sunmak istiyorum. |"with your permission"|||||

Canım Ata'm, canım Atatürk'üm!

Senin sayende, senin kurduğun Cumhuriyet,

senin ilke ve inkılapların, senin vizyonun ve senin önderliğinde |principles||reforms|||||under your leadership

özgür, çağdaş, laik, en hakiki mürşiti ilim olan free|modern||most genuine guide|most genuine|true guide|science|

bir Türk kadını ve bir Türk hekimi olarak, ||||||a Turkish doctor|

ait olduğum coğrafyada bu günlerime tek başıma gelebildim.

Senin sayende.

Sana minnettarım ve ölene kadar izindeyim. |||||I follow you