×

我们使用 cookie 帮助改善 LingQ。通过浏览本网站,表示你同意我们的 cookie 政策.

image

ZihinX, Tembellik ve erteleme hastalığını tamamen yok etmenin tek yolu

Tembellik ve erteleme hastalığını tamamen yok etmenin tek yolu

Daha çok zaman var, şimdi hiç uğraşasım yok,içimden de gelmiyor.

Canim isteyince devam ederim işime.

Şu an hiç zamanım yok,

olduğunda spor salonuna kaydımı yaptırcam

gece gündüz demeden spor yaparak vücudumu forma sokacağım.

Bu sigara paketini de bitireyim son, kesin bırakıcam sigarayı, söz.

Şu an hiç tadım yok, sonra bitiririm derslerimi.

Şu üniversite bir bitsin, kendimi geliştirmek için gece gündüz kitap okuyacağım, kurslara, seminerlere katılacağım.

Ya,bugün arkadaşlarla buluşayım, yarın bitiririm işimi.

Herkese tanıdık geldi değil mi bu düşünceler?

Kimi kandırıyoruz?

Kendimizi mi?..

Yok ‘Hevesim olduğunda yaparım', yok ‘Kendimi hazır hissettiğimde yaparım', yok ‘hevesim çok çabuk kaçıyor benim, yeniden bu işi yapabilmek için kendimi motive edemiyorum',

Bunların hepsi ne biliyor musunuz?

Boş boş bahaneler. Tembellikten başka bir şey değil bunlar.

Yapmak zorunda olduğunuz şeyleri yapmayarak kendinizi şuçlu hissetmemeniz için

bahaneler uydurarak sadece kendinizi kandırıyorsunuz.

Bir çoğumuz ancak hayalimizde bir şeyleri başarabildiğimizi düşünür ve

bir gün başarılı olacağımıza kendimizi inandırırız.

Fakat o ‘Bir gün' ne zaman, hangi gün bunu bilmiyoruz.

Ve bu şekilde de hayatımıza devam edip gidiyoruz.

Günler, aylar, seneler birbirini kovalıyor.

Bir bakıyoruz ki, 1 sene ,2 sene su gibi geçmiş, bizse hala aynı noktadayız ve düşünüyoruz,

daha hiçbir şeye başlayamamışız. Bence, kitabı okuyanlar, sizlerle su an hangi kitap hakkında konuşacağımı hemen tahmin etmiştir.

Evet, bu günkü kitabımız Brian Tracyi'nin ‘Bahane Yok- Kendi kendine disiplinin gücü' adli kitabı.

Büyük bir motivasyon ve heyecanla bir şey üzerinde çalışmak için

ideal şartların oluşması tabiki de çok güzel.

Keşke, işimizi yaparken önümüze hiçbir engel çıkmasa.

Fakat, trafikte, hiçbir zaman bütün ışıkların aynı anda yeşil yanmadığı gibi

hayatta da hiçbir başarı çok rahat bir şekilde elde edilmez.

Dikkat ettiyseniz, bizim için en yararlı olan işlerin büyük çoğunluğu hep sıkıcı ve yorucu işlerdir.

Sıkıcı bir işi erteleyerek, onu yapmak için

heves ve enerjimizin gelmesini beklersek sadece kendimizi kandırmış oluruz. Çünkü büyük ihtimalle, o heves hiç bir zaman gelmeyecek

ve böyle devam ederse de, biz hiç bir zaman amaçlarımıza ulaşamayacagiz.

Üstüne bir de o işler beynimizde ağır bir yüke dönüşüp ekstra stres yaratacak.

Bu yüzden, bir işi ne kadar ertelersek, o iş bize sanki 10 kat ağır bir iş yapıyormuşuz gibi gelmeye baslar

ve bizim için büyük bir eziyete dönüşür.

Kısacası şimdi yapmanız gereken bir işiniz varsa, onu ya şimdi yapmalısınız, ya da hiçbir zaman. Bunu unutmayın;

Başarı elde etmek için zahmet çekmeliyiz, enerji harcamalıyız ki,

bu enerji bize başarı şeklinde geri dönsün.

Motivasyonumuz olmadan kendimizi bir işi yapmaya zorlamamıza öz disiplin denir. Öz disiplin bir kasa benzer,

ona sürekli egzersiz yaptırmamız lazım.

Egzersiz yaptıkca o da gelişir ve bir süre sonra daha ağır ve sıkıcı işleri,

hic içimizden gelmese de yapmaya başlarız.

Tembel olmayan, çalışkan ve başarılı insanların en büyük meziyeti

öz disiplinlerinin diğer insanlardan daha güçlü olması

ve uzun yıllar çalışarak onu daha da iyi seviyeye getirmeleri..

Diyelim ki öğrencisiniz.

‘ Yaaa o kadar yorgunum ki, hic film izleyesim yok.

Keşke şu an çalışacağım bir ders olsaydı da, biraz üzerine çalışıp, sonra dinlenseydim'

diyen birini hiç gördünüz mü?

Ya da diyelim ki arkadaşlarınızla bir kafedesiniz.

O an bir arkadaşınızın ‘Keşke şu an işte olsaydım .

Müdürün bana verdiği binlerce detayı olan kontratlar listesini excele yazarak biraz eğlenirdim'

dediğini duydunuz mu hiç?

Ya da her hafta başkalari televizyonda sevdigi filmleri izlerken

veya bilgisayar oyunu oynarken,

benimse bu videolar için metin yazarken çok eğlendiğimi düşünmüyorsunuzdur herhalde. O yüzden ‘Benim hevesim çabuk kaçıyor, hic motivasyonum yok' gibi boş ve anlamsız bahaneler ureterek kendinizi haklı çıkarmaya calismayin lütfen.

Eğer hevesiniz yoksa ve çabuk bıkıyorsanız, bu sadece sizin suçunuz.

Öz disiplininizi yeterince geliştirememişsiniz demek ki.

Öz disiplini geliştirmenin tek yolu kendimiz için bir hedef koyarak kendimizi zorlamamızdır.

Mesela diyelim ki, her sabah erken uyanmak için 15 defa her 2 dakikada bir çalacak şekilde alarmı ayarlamak yerine,

yalnız bir kez çalacak şekilde alarmı ayarlayıp,

alarm çalar çalmaz da yatakta oyalanmadan hemen kalkacağımıza dair kendimize söz verebiliriz.

2-3 hafta bunu devamlı olarak yaptıktan sonra daha zor şeylere, mesela, 1 ay içinde çok sevdiğimiz fakat bizim için zararlı herhangi bir tatlı

veya yemekten uzak durmaya kendimizi zorlayabiliriz.

Bu şekilde her defasında sabah kalktığımızda soğuk duş almak gibi biraz daha zor şeyleri yapmaya

kendimizi zorlarsak öz disiplinimiz geliştikce sigarayı birakmak için bile bu yöntemi uygulayabiliriz. Öz disiplinimizi bu şekilde geliştirdikçe bizim için sıkıcı işleri yapmak

artık heves ve motivasyonumuza bağlı olmayacaktır.

Bu yolla işlerimize duygularımızla değil, mantığımızla yaklaşmis oluruz

ve onları zamanında başlayıp zamaninda bitirmeyi öğreniriz.

Böylece her gün meditasyon yapmaya, spor yapmaya, ya da dindar biriysek günlük ibadetlerimizi yapmaya

engel olan tembellik duygumuzun da üstesinden gelebiliriz.

Öz disiplinimizin güçlü olmasının bize kazandırdığı ikinci bir avantaj ise,

yaptığımız işin çokluğu, efektifliği ve güzel sonuçlarından dolayı kendimiz için çalışkan bir kişi imajı çizdiğimizde,

bu bizim yapmak zorunda olduğumuz işler icin,heves ve motivasyonumuzu arttıracaktır. Genelde insanoğlu doğası geregi iyi özelliklere (meziyetlere) sahip olduğunu karsi taraftan duyunca

kendini mutlu hisseder ve herhangi bir özelliğinden dolayı insanlar ona saygı gösterirse,

o zaman elinden geldigince o itibarı korumaya calisir. Kendinizi düşünün.

Diyelim ki, bir çok kişi sizi ‘ çok iyi sır tutan' biri olarak biliyor

ve birkaç kez size ‘helal olsun sana, gerçekten de ser verip sır vermeyen birisin' demişler.

Bu neye sebep olacak?

Siz buna benzer iltifatları duymaktan zamanla daha çok hoşlanacak,

bu konudaki itibarınızı kaybetmemek ve hep sizi bildikleri kişi olarak kalmanız için

o kişilerin sırlarına hassasiyetle yaklaşacaksınız.

Aynı şey ‘Çalışkan , gayretli‘ vs. gibi sözler için de geçerli.

Kisacasi siz öz disiplininizi geliştirip,

daha kısa zamanda daha çok verimli çalışarak daha iyi sonuçlar elde edebilirseniz,

etrafınızdakilerin, iş arkadaşlarınızın veya müdürünüzün gözünde çalışkan biri olarak itibar kazanacaksınız.

Sizi böyle biri olarak tanıdıklarındaysa, işiniz bayagi kolaylaşacaktır.

Çünkü siz artık işinizi hem de, yaratmis oldugunuz bu itibarı korumak icin yapacaksınız ve bu sizin motivasyonunuz olacak..

Yani hem güçlü bir öz disiplininiz hem de yeterli motivasyonunuz olacaktır.

Böylece yaptığınız işler size daha az sıkıcı gelecek ve iş yapma hızınız da artacaktır. Öz disiplininizi daha da güçlendirmek, aynı zamanda hayat kalitenizi daha da arttırmak için para biriktirmeyi öğrenmelisiniz. ‘Aldığım maaş belli, o kadarcik maaşla ben nasıl para biriktireyim?' dediğinizi duyar gibiyim.

Para biriktirebilmeniz için illaki gelirinizin yuksek olması gerekmez.

Önce gelirinizin sadece %1-ini bir kenara atmakla başlayıp, bunu daha sonra %10'a kadar çıkarabilirsiniz.

Diyelim ki, 1600 lira maaş alıyorsunuz ve bu miktar, ailenizin aylık harcamasına zar zor yetiyor.

Mesela, yarın müdürünüz size ‘Şirketimizin durumu çok kötü. Bu yüzden maaşları düşürmek zorundayiz.

Bundan sonraki aylık maaşın 1600 lira yerine %10 daha az, yani 1440 lira olacak.' dedi.

Simdi, o 160 lira yüzünden açlıktan ölecek misiniz?

Günümüzde iş bulmanın ne kadar zor olduğunu hepimiz biliyoruz.

O yüzden büyük ihtimalle, bir çoğumuz işten ayrılıp yeni bir iş arayışına girmeyi düşünmeyecektir. Tabi ki, 1600 lirayla ailenizi nasıl geçindirmeye çalıştıysanız,

bundan sonra da 1440 lirayla geçinmeyi bir şekilde başarmaya calisacaksiniz.

Başka çareniz olmadığı icin de başa gelen çekilir diyeceksiniz.

Yani istersek biz de az olan gelirimizin bile %10'unu bir kenara atarak para biriktirebiliriz.

Bunun için İllaki mudurun maaşımızı dusurmesine veya kendi işinizse satışların azalmasına gerek yok degil mi?

Çoğumuz bu miktari azimsayip, aylık 160 lira biriktirmekle ne yapabilirim ki diye dusunebilir.

O zaman şöyle bir soru sorayım ben size.

0 mı büyük yoksa 160mı?

Tabiki de 160.

En kotu senaryoda hayat şartlarınız veya kariyerinizde onunuzdeki 5 sene içerisinde hiçbir gelişme,

, maas zammi veya gelirinizin bir şekilde artması vs. gibi bir durum olmasa bile

o zaman bir kenarda birikmiş 9600 liranız olacak. Kenarda birikmiş bir paraninizin olması kendinizi daha rahat ve guvendehissetmenizi saglayacak.

Sizi yeni bir şeyler yapma konusunda motive edecek,

bir yerlere para yatırmak veya birileriyle ortak olup küçük bir girişim yapma şansınız olacak. Üstelik bu yatırımı yaptığınızda size daha önce riskli gorunen şeyler o kadar da riskli gelmeyecek. Çünkü siz artık aylik 1440 liraya alışmış olacaksınız ve sizin için o 9600 lira ek bir para.

Hem de kendi paranız,

hiç kimseden ödünç almadığınız, kredi çekmeden biriktirdiğiniz bir para.

Aslinda onu kaybetmenizle bir kenarda durmasının herhangi bir farkı yok.

Ama size daha kaliteli bir yasam şansı yaratan bir para.

Öz disiplinle elde ettiğimiz birçok şey zamanla alışkanlığa dönüşür ve hayatımızı daha da kolaylaştırır.

Kısacası öz disiplinimizi geliştirmekle zamanimizi daha kaliteli kullanmak kendimiz için

veya çocuklarımız için tamamen farklı bir gelecek oluşturmamızı sağlayabilir..

Sunu unutmayın,

, bugun bizi biz yapan geçmişte aldığımız kararlardir .

Bu gün vereceğimiz kararlar ise gelecekte nasıl biri olacağımızı belirleyecektir.

Learn languages from TV shows, movies, news, articles and more! Try LingQ for FREE

Tembellik ve erteleme hastalığını tamamen yok etmenin tek yolu ||procrastination|la maladie||||seule| ||Aufschub|||||| Der einzige Weg, um die Krankheit der Faulheit und des Zauderns vollständig auszurotten Ο μόνος τρόπος για να εξαλείψετε εντελώς την ασθένεια της τεμπελιάς και της αναβλητικότητας The only way to completely eradicate laziness and procrastination Единственный способ полностью искоренить болезнь лени и промедления Det enda sättet att helt utrota sjukdomen lathet och förhalning Єдиний спосіб повністю викорінити хворобу ліні та прокрастинації

Daha çok zaman var, şimdi hiç uğraşasım yok,içimden de gelmiyor. ||||||хочу заниматься|||| ||||||je n'ai pas envie|||| ||||||ich will nicht|||| Es ist noch viel Zeit, ich habe jetzt keine Lust, ich habe keine Lust. There is more time, now I have nothing to worry about, I don't feel like it. Il y a encore beaucoup de temps, je n'ai pas envie de m'en occuper maintenant, ça ne me dit rien.

Canim isteyince devam ederim işime. |when I want||| Mein Schatz|||| I will continue my work whenever I want. Quand j'en ai envie, je continue mon travail.

Şu an hiç zamanım yok, I don't have any time right now Je n'ai pas du tout de temps en ce moment.

olduğunda spor salonuna kaydımı yaptırcam |||запись|запишу ||||je vais m'inscrire |||meine Anmeldung|ich werde anmelden Ich melde mich im Fitnessstudio an, wenn es soweit ist. I will sign up for the gym when

gece gündüz demeden spor yaparak vücudumu forma sokacağım. |||||||je mettrai en |||exercise|by exercising||| |||||||in Form bringen Ich werde meinen Körper in Form halten, indem ich Tag und Nacht Sport treibe. I will get my body in shape by doing sports day and night.

Bu sigara paketini de bitireyim son, kesin bırakıcam sigarayı, söz. |||||||брошу|| ||la cigarette||||||| |||||||aufhören||

Şu an hiç tadım yok, sonra bitiririm derslerimi. |||goût|||| |||Probe|||| |||||later|I will finish|my classes Ich habe jetzt keine Lust dazu, ich werde meine Lektionen später beenden. I don't have any taste at the moment, I'll finish my lessons later.

Şu üniversite bir bitsin, kendimi geliştirmek için gece gündüz kitap okuyacağım, kurslara, seminerlere katılacağım. |||||||||||||я буду участвовать |||||||||||||je participerai |||||||||||Kursen||teilnehmen werde |||||||||||||I will attend Wenn diese Universität vorbei ist, werde ich Tag und Nacht Bücher lesen, Kurse und Seminare besuchen, um mich zu verbessern. Let this university end, I will read books day and night to improve myself, I will attend courses and seminars.

Ya,bugün arkadaşlarla buluşayım, yarın bitiririm işimi. |||встречусь||| |||je vais rencontrer||| |||ich treffe mich||| Ya, let me meet with friends today, I'll finish my work tomorrow.

Herkese tanıdık geldi değil mi bu düşünceler? |||"Isn't it"||| Are these thoughts familiar to everyone?

Kimi kandırıyoruz? |обманываем кого |nous trompons |wir täuschen Who are we fooling?

Kendimizi mi?..

Yok ‘Hevesim olduğunda yaparım', yok ‘Kendimi hazır hissettiğimde yaparım', |||||||je me sens| |My enthusiasm||||||| |||||||wenn ich fühle| No 'I do it when I have the urge', no 'I do it when I feel ready', yok ‘hevesim çok çabuk kaçıyor benim, yeniden bu işi yapabilmek için kendimi motive edemiyorum', ||||s'en va||||||||| ||||verliert|||||||||

Bunların hepsi ne biliyor musunuz? Do you know what all of these are?

Boş boş bahaneler. ||des excuses Empty excuses. Tembellikten başka bir şey değil bunlar. лень||||| la paresse||||| Faulheit||||| They are nothing but laziness.

Yapmak zorunda olduğunuz şeyleri yapmayarak kendinizi şuçlu hissetmemeniz için |||||||чувствовать себя виновным| ||||en ne pas|||| |||||||nicht schuldig fühlen| So that you don't feel guilty by not doing the things you have to do

bahaneler uydurarak sadece kendinizi kandırıyorsunuz. |ausreden||| Sie machen sich nur selbst etwas vor, wenn Sie Ausreden suchen. You are only fooling yourself by making excuses.

Bir çoğumuz ancak hayalimizde bir şeyleri başarabildiğimizi düşünür ve ||||||nous avons réussi|| |||unserem Traum|||wir es geschafft haben|| Many of us think that we can only achieve something in our dreams and

bir gün başarılı olacağımıza kendimizi inandırırız. |||будем успешными|| |||nous réussirons|| |||wir erfolgreich sein werden||überzeugen We convince ourselves that one day we will be successful.

Fakat o ‘Bir gün' ne zaman, hangi gün bunu bilmiyoruz. But we don't know when or what day that 'Someday' is.

Ve bu şekilde de hayatımıza devam edip gidiyoruz.

Günler, aylar, seneler birbirini kovalıyor. ||||se succèdent ||Jahre|| ||||chasing each other

Bir bakıyoruz ki, 1 sene ,2 sene su gibi geçmiş, |nous regardons|||||| |wir schauen|||||| We see that 1 year, 2 years have passed like water, bizse hala aynı noktadayız ve düşünüyoruz, |||au même point|| wir|||Punkt||

daha hiçbir şeye başlayamamışız. |||nous n'avons pas commencé |||wir haben nicht begonnen We haven't started anything yet. Bence, kitabı okuyanlar, sizlerle su an hangi kitap hakkında konuşacağımı hemen tahmin etmiştir. |||||||||je vais parler||| ||die Leser|||||||sprechen werde||| I think those who read the book immediately guessed which book I'm going to talk to you about right now.

Evet, bu günkü kitabımız Brian Tracyi'nin ‘Bahane Yok- Kendi kendine disiplinin gücü' adli kitabı. |||наша книга|||||||||| ||||Brian Tracy||||||||| ||||Brian Tracy|Brian Tracy's|||||||| ||||Brian Tracy|Brian Tracy||||||||

Büyük bir motivasyon ve heyecanla bir şey üzerinde çalışmak için Travailler sur quelque chose avec une grande motivation et excitation.

ideal şartların oluşması tabiki de çok güzel. ||образование|||| ||la formation|||| |Bedingungen|Entstehung|||| Of course, it is very nice to create ideal conditions. Il est bien sûr très agréable que les conditions idéales se mettent en place.

Keşke, işimizi yaparken önümüze hiçbir engel çıkmasa. |||||obstacle|ne se présente ||||||entstehen würde I wish there were no obstacles in our way while doing our job. Si seulement il n'y avait aucun obstacle sur notre chemin en faisant notre travail.

Fakat, trafikte, hiçbir zaman bütün ışıkların aynı anda yeşil yanmadığı gibi |||||||||s'allument| |||||||||leuchtet| But in traffic, just as all the lights are never green at the same time. Cependant, dans le trafic, comme il n'y a jamais tous les feux au vert en même temps.

hayatta da hiçbir başarı çok rahat bir şekilde elde edilmez. |||succès|||||| |||||||||erreicht Auch im Leben ist kein Erfolg zu leicht zu erreichen. No success in life is achieved easily.

Dikkat ettiyseniz, bizim için en yararlı olan işlerin büyük çoğunluğu hep sıkıcı ve yorucu işlerdir. ||||||||||||||sont ||||||||||||||sind If you have noticed, most of the jobs that are most useful to us are always boring and tiring jobs.

Sıkıcı bir işi erteleyerek, onu yapmak için |||en reportant||| |||aufschiebend||| Wenn Sie eine langweilige Arbeit aufschieben, schieben Sie sie auf. Postponing a tedious task to get it done

heves ve enerjimizin gelmesini beklersek sadece kendimizi kandırmış oluruz. |||||||tromper| Begeisterung||||wir warten|||| Wenn wir darauf warten, dass unser Enthusiasmus und unsere Energie kommen, machen wir uns nur etwas vor. If we wait for our enthusiasm and energy to come, we are only deceiving ourselves. Çünkü büyük ihtimalle, o heves hiç bir zaman gelmeyecek ||||enthousiasme||||

ve böyle devam ederse de, biz hiç bir zaman amaçlarımıza ulaşamayacagiz. |||||||||nos objectifs| |||||||||Ziele|werden erreichen And if it goes on like this, we will never reach our goals.

Üstüne bir de o işler beynimizde ağır bir yüke dönüşüp ekstra stres yaratacak. ||||||||||supplémentaire|| ||||||||Lasten|verwandelt||| Hinzu kommt, dass diese Tätigkeiten unser Gehirn stark belasten und zusätzlichen Stress verursachen. On top of that, those things will turn into a heavy load on our brain and create extra stress.

Bu yüzden, bir işi ne kadar ertelersek, o iş bize sanki 10 kat ağır bir iş yapıyormuşuz gibi gelmeye baslar ||||||откладываем|||||||||мы делаем|||начинает казаться ||||||plus|||||||||nous faisons||| |||||||||||||||wir machen|||beginnt So, the longer we delay a task, it starts to feel like we're doing 10 times harder work.

ve bizim için büyük bir eziyete dönüşür. |||||souffrance| and it becomes a great torment for us.

Kısacası şimdi yapmanız gereken bir işiniz varsa, In short, if you have a job to do now, onu ya şimdi yapmalısınız, ya da hiçbir zaman. |||vous devez|||| You must do it now or never. Bunu unutmayın;

Başarı elde etmek için zahmet çekmeliyiz, enerji harcamalıyız ki, |||||должны потрудиться||| |||||||nous devons dépenser| ||||Mühe geben|wir müssen anstrengen||aufwenden| To achieve success, we must suffer, we must expend energy,

bu enerji bize başarı şeklinde geri dönsün. ||||||revienne ||||||zurückkommen let this energy come back to us in the form of success.

Motivasyonumuz olmadan kendimizi bir işi yapmaya zorlamamıza öz disiplin denir. ||||||заставляем себя||| ||||||||auto-discipline| ||||||uns zwingen|Selbst|| Selbstdisziplin ist, wenn wir uns zwingen, etwas ohne Motivation zu tun. Forcing ourselves to do something without motivation is called self-discipline. Öz disiplin bir kasa benzer, |la discipline||coffre-fort| |||Kasten| Selbstdisziplin ist wie ein Safe, Self-discipline is like a safe,

ona sürekli egzersiz yaptırmamız lazım. |||lui faire faire| |||sie zum Trainieren bringen| We need to exercise it constantly.

Egzersiz yaptıkca o da gelişir ve bir süre sonra daha ağır ve sıkıcı işleri, ||||progrès||||||||| |je mehr|||entwickelt sich||||||||| As you exercise, it also improves, and after a while, it does more heavy and boring tasks, À mesure que nous faisons de l'exercice, cela se développe et après un certain temps, nous commençons à faire des travaux plus lourds et ennuyeux,

hic içimizden gelmese de yapmaya başlarız. |de nous|||| ||er kommt||| |from within us|istemesek||başlamaya| Even if we don't feel like it, we start doing it. même si cela ne vient pas de nous.

Tembel olmayan, çalışkan ve başarılı insanların en büyük meziyeti paresseux||||||||qualité ||||||||Eigenschaft Die größte Tugend von fleißigen und erfolgreichen Menschen, die nicht faul sind The greatest virtue of lazy, hardworking and successful people La plus grande qualité des personnes qui ne sont pas paresseuses, qui travaillent dur et qui réussissent.

öz disiplinlerinin diğer insanlardan daha güçlü olması |de leur discipline||||| |Disziplinen||||| their self-discipline is stronger than other people c'est que leur autodiscipline est plus forte que celle des autres.

ve uzun yıllar çalışarak onu daha da iyi seviyeye getirmeleri.. |||||||||l'amener à |||||||||bringen

Diyelim ki öğrencisiniz. Let's say you are a student.

‘ Yaaa o kadar yorgunum ki, hic film izleyesim yok. |||||||je veux regarder| |||||||ich will| ' I'm so tired that I can't watch any movies. ‘ Oh, je suis tellement fatigué que je n'ai même pas envie de regarder un film.

Keşke şu an çalışacağım bir ders olsaydı da, biraz üzerine çalışıp, sonra dinlenseydim' ||||||||||||я бы отдохнул ||||||||||||je me repose ||||||||||||ich mich ausruhen I wish I had a course to study right now so I could work on it a little and then rest" J'aimerais qu'il y ait un cours sur lequel je pourrais travailler en ce moment, puis me reposer un peu.

diyen birini hiç gördünüz mü? Have you ever seen someone say Avez-vous déjà vu quelqu'un dire ça?

Ya da diyelim ki arkadaşlarınızla bir kafedesiniz. ||||||un café ||||||im Café Oder nehmen wir an, Sie sind mit Ihren Freunden in einem Café. Or let's say you are in a cafe with your friends. Ou disons que vous êtes dans un café avec vos amis.

O an bir arkadaşınızın ‘Keşke şu an işte olsaydım .

Müdürün bana verdiği binlerce detayı olan kontratlar listesini excele yazarak biraz eğlenirdim' ||||||контракты||Excel||| ||||||contrats||||| |||||||||||hätte ich Spaß Ich hatte Spaß daran, die Liste der Verträge mit Tausenden von Details, die mir der Manager gab, in Excel zu schreiben. I used to have some fun writing the list of contracts with thousands of details that the manager gave me in excel. Je m'amuserais un peu à écrire dans Excel la liste des contrats avec des milliers de détails que le directeur m'a donnés.

dediğini duydunuz mu hiç? Did you ever hear it say? Avez-vous déjà entendu ce qu'il a dit ?

Ya da her hafta başkalari televizyonda sevdigi filmleri izlerken ||||другие||любимые|| ||||les autres|||| ||||and others||seine Lieblings-|| Or every week while other people watch their favorite movies on TV. Ou chaque semaine, pendant que d'autres regardent leurs films préférés à la télévision.

veya bilgisayar oyunu oynarken, |||en jouant

benimse bu videolar için metin yazarken çok eğlendiğimi düşünmüyorsunuzdur herhalde. |||||||je m'amuse||je suppose ich denke||||Text(1)|||ich Spaß hatte|vermutlich| Sie glauben wahrscheinlich nicht, dass ich viel Spaß beim Schreiben der Texte für diese Videos hatte. I guess you don't think I have a lot of fun writing the text for these videos. O yüzden ‘Benim hevesim çabuk kaçıyor, hic motivasyonum yok' gibi |||||||ma motivation|| |||||||meine Motivation|| That's why it's like 'My enthusiasm runs away quickly, I have no motivation' boş ve anlamsız bahaneler ureterek kendinizi haklı çıkarmaya calismayin lütfen. ||||en produisant||justifier||| ||||||||versuchen| Bitte versuchen Sie nicht, sich mit leeren und sinnlosen Ausreden zu rechtfertigen. Please do not try to justify yourself by making empty and meaningless excuses.

Eğer hevesiniz yoksa ve çabuk bıkıyorsanız, bu sadece sizin suçunuz. |||||вы быстро устаёте|||| |||||||||votre faute |||||||||Schuld

Öz disiplininizi yeterince geliştirememişsiniz demek ki. |votre autodiscipline|||| |Ihre Disziplin||nicht entwickelt|| It means that you haven't developed your self-discipline enough.

Öz disiplini geliştirmenin tek yolu kendimiz için bir hedef koyarak kendimizi zorlamamızdır. |||||||||||devoir de se for ||Entwicklung|||||||||uns selbst zu fordern The only way to develop self-discipline is to push ourselves by setting a goal for ourselves.

Mesela diyelim ki, her sabah erken uyanmak için 15 defa her 2 dakikada bir çalacak şekilde alarmı ayarlamak yerine, ||||sonnera|||| ||||alle 2 Minuten||Alarm|einstellen| Instead of setting the alarm to sound every 2 minutes 15 times,

yalnız bir kez çalacak şekilde alarmı ayarlayıp, ||||||установив |||sonnera|||en réglant |||wird klingeln||den Wecker|einstellen set the alarm to sound only once,

alarm çalar çalmaz da yatakta oyalanmadan hemen kalkacağımıza dair kendimize söz verebiliriz. ||не звенит|||не теряя времени||что мы встанем|||| alarme||||||||||| |||||ohne zu zögern||wir aufstehen|||| We can promise ourselves that as soon as the alarm goes off, we will get up immediately without lingering in bed.

2-3 hafta bunu devamlı olarak yaptıktan sonra daha zor şeylere, mesela, 1 ay içinde çok sevdiğimiz fakat bizim için zararlı herhangi bir tatlı ||||que nous aimons||||||| For example, in 1 month, any sweet that we like very much but is harmful for us.

veya yemekten uzak durmaya kendimizi zorlayabiliriz. |||||можем заставить себя |||||we can force |||||uns zwingen or we may force ourselves to abstain from food.

Bu şekilde her defasında sabah kalktığımızda soğuk duş almak gibi biraz daha zor şeyleri yapmaya |||||когда мы встаем||||||||| |||||quand nous nous lev||||||||| |||||wir aufstehen|||||||||

kendimizi zorlarsak öz disiplinimiz geliştikce sigarayı birakmak için bile bu yöntemi uygulayabiliriz. |если мы постараемся||наша самодисциплина|развивается||бросить курить|||||можем применить ||||||arrêter de fumer|||||nous pouvons appliquer |||Selbstdisziplin|sich entwickeln|||||||anwenden If we force ourselves, we can even use this method to quit smoking as our self-discipline improves. Öz disiplinimizi bu şekilde geliştirdikçe bizim için sıkıcı işleri yapmak |нашу дисциплину|||по мере развития||||| ||||en développant||||| ||||je mehr wir||||| Doing tedious work for us as we develop our self-discipline in this way

artık heves ve motivasyonumuza bağlı olmayacaktır. |||notre motivation|| |||unserer Motivation|| It will no longer depend on our enthusiasm and motivation.

Bu yolla işlerimize duygularımızla değil, mantığımızla yaklaşmis oluruz ||||||approchons| ||||||näheren| In this way, we approach our work with our logic, not with our emotions.

ve onları zamanında başlayıp zamaninda bitirmeyi öğreniriz. ||||à temps||nous apprenons |||||beenden|wir lernen and we learn to start and finish them on time.

Böylece her gün meditasyon yapmaya, spor yapmaya, ya da dindar biriysek günlük ibadetlerimizi yapmaya |||||||||religious|if we are religious||| ||||||||||if we are religious||unseren Gebeten| So versuchen wir jeden Tag zu meditieren, Sport zu treiben oder, wenn wir religiös sind, unsere täglichen Gebete zu verrichten. So we can meditate, exercise, or, if we are religious, our daily prayers.

engel olan tembellik duygumuzun da üstesinden gelebiliriz. |||чувством||| |||notre sentiment|||nous pouvons |||Gefühl||| We can also overcome our sense of laziness that hinders us.

Öz disiplinimizin güçlü olmasının bize kazandırdığı ikinci bir avantaj ise, |нашей дисциплины||||приносит нам|||| |notre autodiscipline||||nous apporte|||| |unserer Disziplin||||Vorteil bringt|||| A second advantage that our strong self-discipline gives us is,

yaptığımız işin çokluğu, efektifliği ve güzel sonuçlarından dolayı |||efficacité|||| |||Effektivität|||Ergebnisse| kendimiz için çalışkan bir kişi imajı çizdiğimizde, ||||||en dessinant ||||||wir zeichnen wenn wir ein Bild von uns selbst als fleißige Person vermitteln,

bu bizim yapmak zorunda olduğumuz işler icin,heves ve motivasyonumuzu arttıracaktır. |||||||||notre motivation| |||||||||unsere Motivation| Genelde insanoğlu doğası geregi iyi özelliklere (meziyetlere) sahip olduğunu karsi taraftan duyunca |||||caractéristiques||||||en entendant |der Mensch||Natur|||||||| Wenn Menschen von der anderen Seite hören, dass sie von Natur aus gute Eigenschaften (Tugenden) haben, ist es im Allgemeinen so, dass

kendini mutlu hisseder ve herhangi bir özelliğinden dolayı insanlar ona saygı gösterirse, ||||||caractéristique||||| |||||||||||Respekt zeigen

o zaman elinden geldigince o itibarı korumaya calisir. |||возможности||||попытается |||||||s'efforcera |||||Ruf||sich bemühen dann wird er versuchen, diesen Ruf so gut es geht zu schützen. Kendinizi düşünün.

Diyelim ki, bir çok kişi sizi ‘ çok iyi sır tutan' biri olarak biliyor ||||||||secret||||

ve birkaç kez size ‘helal olsun sana, gerçekten de ser verip sır vermeyen birisin' demişler. |||||||||série||||| |||||||||cool||||| und ein paar Mal haben sie zu dir gesagt: "Schön für dich, du bist wirklich ein Mann, der nichts verschenkt".

Bu neye sebep olacak?

Siz buna benzer iltifatları duymaktan zamanla daha çok hoşlanacak, ||||||||aimerez ||||||||mögen werden Mit der Zeit werden Sie solche Komplimente immer öfter hören,

bu konudaki itibarınızı kaybetmemek ve hep sizi bildikleri kişi olarak kalmanız için ||вашу репутацию||||||||| |||||||ils vous connaissent|||rester| ||Ihren Ruf|nicht verlieren|||||||| damit Sie Ihren Ruf nicht verlieren und die Person bleiben, für die man Sie immer gehalten hat.

o kişilerin sırlarına hassasiyetle yaklaşacaksınız. ||||вы будете подходить |||sensibilité| |||sensibel|werden Sie sich nähern werden Sie für die Geheimnisse dieser Menschen empfänglich sein.

Aynı şey ‘Çalışkan , gayretli‘ vs. gibi sözler için de geçerli. |||diligent|||||| |||eifrig||||||

Kisacasi siz öz disiplininizi geliştirip, ||||développez

daha kısa zamanda daha çok verimli çalışarak daha iyi sonuçlar elde edebilirseniz, |||||||||||если сможете |||||||||||vous pouvez |||||||||||können Sie

etrafınızdakilerin, iş arkadaşlarınızın veya müdürünüzün gözünde çalışkan biri olarak itibar kazanacaksınız. ceux qui vous entour|||||||||réputation| ||||Ihrem Chef|||||| Sie werden in den Augen Ihrer Umgebung, Ihrer Kollegen oder Ihres Vorgesetzten den Ruf eines fleißigen Arbeiters erlangen.

Sizi böyle biri olarak tanıdıklarındaysa, işiniz bayagi kolaylaşacaktır. |||||||will become easier |||||||deviendra plus facile ||||||ziemlich|wird einfacher

Çünkü siz artık işinizi hem de, yaratmis oldugunuz bu itibarı korumak icin yapacaksınız |||||||vous avez créé||||| ||||||geschaffen haben|Sie haben||Ruf||| Denn jetzt werden Sie Ihre Arbeit tun, um den Ruf zu schützen, den Sie geschaffen haben. ve bu sizin motivasyonunuz olacak..

Yani hem güçlü bir öz disiplininiz hem de yeterli motivasyonunuz olacaktır. |||||самодисциплина||||| |||||votre autodiscipline||||| |||||Selbstdisziplin|||||

Böylece yaptığınız işler size daha az sıkıcı gelecek ve iş yapma hızınız da artacaktır. |||||||||||votre vitesse|| |||||||||||Ihre Arbeitsgeschwindigkeit|| Öz disiplininizi daha da güçlendirmek, aynı zamanda hayat kalitenizi daha da arttırmak için ||||renforcer||||votre qualité de vie|||| ||||||||Lebensqualität|||steigern| para biriktirmeyi öğrenmelisiniz. |сбережению денег| |épargner| |das Sparen| ‘Aldığım maaş belli, o kadarcik maaşla ben nasıl para biriktireyim?' dediğinizi duyar gibiyim. ||||столько|||||сэкономлю||| |||||||||je vais économiser||| ||||so wenig|||||sparen kann ich|||

Para biriktirebilmeniz için illaki gelirinizin yuksek olması gerekmez. |вы можете сэкономить|||ваш доход|высокий|| ||||vos revenus||| |||nicht unbedingt|Einkommen|hoch|| Sie müssen nicht unbedingt ein hohes Einkommen haben, um Geld zu sparen.

Önce gelirinizin sadece %1-ini bir kenara atmakla başlayıp, bunu daha sonra %10'a kadar çıkarabilirsiniz. |||||||||||||vous pouvez augmenter ||||||beiseite legen|||||||erhöhen

Diyelim ki, 1600 lira maaş alıyorsunuz ve bu miktar, ailenizin aylık harcamasına zar zor yetiyor. ||||||||votre famille|mensuelle|||| |||||||||||gerade so|| Nehmen wir an, Sie erhalten ein Gehalt von 1600 TL und dieser Betrag reicht kaum für die monatlichen Ausgaben Ihrer Familie.

Mesela, yarın müdürünüz size ‘Şirketimizin durumu çok kötü. Bu yüzden maaşları düşürmek zorundayiz. ||||||||||||обязаны это сделать ||votre directeur|||||||||| ||Ihrer||||||||||sind wir verpflichtet

Bundan sonraki aylık maaşın 1600 lira yerine %10 daha az, yani 1440 lira olacak.' dedi.

Simdi, o 160 lira yüzünden açlıktan ölecek misiniz?

Günümüzde iş bulmanın ne kadar zor olduğunu hepimiz biliyoruz. ||trouver un emploi|||||| ||Arbeiten finden||||||

O yüzden büyük ihtimalle, bir çoğumuz işten ayrılıp yeni bir iş arayışına girmeyi düşünmeyecektir. |||||||||||||не будет думать |||||||||||||will not think |||||||||||||nicht denken Daher werden die meisten von uns wahrscheinlich nicht daran denken, ihren Arbeitsplatz aufzugeben und sich einen neuen zu suchen. Tabi ki, 1600 lirayla ailenizi nasıl geçindirmeye çalıştıysanız, ||лирами|||содержать|вы пытались ||avec 1600 livres|||| |||||unterhalten|versucht haben

bundan sonra da 1440 lirayla geçinmeyi bir şekilde başarmaya calisacaksiniz. ||||сводить концы||||будете стараться |||||||réussir à| |||mit 1440 Lira||||es wird gelingen|werden versuchen

Başka çareniz olmadığı icin de başa gelen çekilir diyeceksiniz. |||||la tête||| |Option|||||||

Yani istersek biz de az olan gelirimizin bile %10'unu bir kenara atarak para biriktirebiliriz. |||||||||||||épargner |wenn wir wollen|||||unserem Einkommen|||||||

Bunun için İllaki mudurun maaşımızı dusurmesine veya kendi işinizse satışların azalmasına gerek yok degil mi? |||директор|зарплату нашу|уменьшить|||вашей работе|||||| ||||||||votre travail|ventes||||| ||||unseren Gehalt|senken senken|||Ihr Geschäft|Verkäufen||||| Dazu muss der Manager nicht unbedingt unser Gehalt kürzen oder, wenn es sich um Ihr eigenes Unternehmen handelt, den Umsatz verringern, richtig?

Çoğumuz bu miktari azimsayip, aylık 160 lira biriktirmekle ne yapabilirim ki diye dusunebilir. |||considérant|||||||| ||Betrag|wenig betrachten||||||||nachdenken kann Viele von uns unterschätzen diesen Betrag und denken: Was kann ich mit 160 Lira im Monat anfangen?

O zaman şöyle bir soru sorayım ben size.

0 mı büyük yoksa 160mı?

Tabiki de 160.

En kotu senaryoda hayat şartlarınız veya kariyerinizde onunuzdeki 5 sene içerisinde hiçbir gelişme, ||||||вашей карьере|вашем|||| ||||||votre carrière||||| ||||Ihre Bedingungen||Karriere|in den nächsten||||

, maas zammi veya gelirinizin bir şekilde artması vs. gibi bir durum olmasa bile |situation||||||||||| |Erhöhung||||||||||| Auch wenn es keine Gehaltserhöhung gibt oder sich Ihr Einkommen in irgendeiner Weise erhöht, usw.

o zaman bir kenarda birikmiş 9600 liranız olacak. ||||accumulated|| |||auf der Seite|angespart|Ihr Geld| Kenarda birikmiş bir paraninizin olması kendinizi daha rahat ve guvendehissetmenizi saglayacak. |accumulé|||avoir|||||| |angespart||Ihr Geld||||||sicher fühlen|

Sizi yeni bir şeyler yapma konusunda motive edecek,

bir yerlere para yatırmak veya birileriyle ortak olup küçük bir girişim yapma şansınız olacak. |||investir|||||||||| |||investieren||mit jemandem|||||||| Üstelik bu yatırımı yaptığınızda size daha önce riskli gorunen şeyler o kadar da riskli gelmeyecek. ||||||||apparaissant|||||| ||||||||aussehen|||||| Çünkü siz artık aylik 1440 liraya alışmış olacaksınız ve sizin için o 9600 lira ek bir para. |||ежемесячно||||||||||| |||mensuel|||||||||||

Hem de kendi paranız,

hiç kimseden ödünç almadığınız, kredi çekmeden biriktirdiğiniz bir para. |||vous n'avez pas empr||||| |||nicht geliehen||ohne Kreditaufnahme|||

Aslinda onu kaybetmenizle bir kenarda durmasının herhangi bir farkı yok. ||le fait de perdre||||||| ||Ihrem Verlust|||stehen||||

Ama size daha kaliteli bir yasam şansı yaratan bir para.

Öz disiplinle elde ettiğimiz birçok şey zamanla alışkanlığa dönüşür ve hayatımızı daha da kolaylaştırır. |||||||||||||facilite |mit Selbstdisziplin||||||||||||erleichtert

Kısacası öz disiplinimizi geliştirmekle zamanimizi daha kaliteli kullanmak kendimiz için |||развивать|||||| ||||notre temps||||| ||||unsere Zeit|||||

veya çocuklarımız için tamamen farklı bir gelecek oluşturmamızı sağlayabilir.. |||||||de créer| |||||||gestalten|

Sunu unutmayın, notre|

, bugun bizi biz yapan geçmişte aldığımız kararlardir . aujourd'hui|||||| ||||||Entscheidungen

Bu gün vereceğimiz kararlar ise gelecekte nasıl biri olacağımızı belirleyecektir. ||que nous prendrons||||||| ||die wir treffen||||||werde|