×

我們使用cookies幫助改善LingQ。通過流覽本網站,表示你同意我們的 cookie 政策.

image

Çocuk hikayeleri - Children stories, Ay Salıncak - Bugün Günlerden Dondurma

Ay Salıncak - Bugün Günlerden Dondurma

Merhaba, ben Furkan. Beş yaşındayım. Anaokuluna gidiyorum. Bu, okulda üçüncü yılım. Seneye mezun olup gerçek okula gitmeyi planlıyorum. Bir kardeşim var. Adı Zeynep, o daha çok küçük. Ama kendi kendine yürüyebiliyor. Değişik değişik sesler de çıkartıyor. Birşeyler söylüyor da anlamıyorum ki. İnşallah yakın zamanda bebek dilini bırakır da bizim dilimizi öğrenir.

Benim bir Ay salıncağım var. Ona beraber binelim mi?

Sen bir uca otur ben bir uca oturayım. Dünya da bizi yavaş yavaş sallasın.

Eğlence başlıyoooorrr. Hazır mısın?

Ay salıncak

Salla salıncak

Furkan bana

Neler anlatacak

Bugün her zamanki gibi sabah erkenden uyandım. Pencereden sanki beyaz bir ışık geliyor gibi hissettim, dışarı bakınca bembeyaz bir örtünün her tarafı kapladığını gördüm.

Koşarak annemin odasına gittim ve sessizce annemi uyandırdım.

– Anne kar yağmış bak, gel hadi, her taraf bembeyaz dedim heyecanla

Karla oynamayı hayal ettim. Çok heyecanlıydı. Bir yıldır bekliyordum bugünü.

Okul evimize yakındı. Yolda giderken kaldırımdan kar aldım elime. Annem acele ediyordu. Ama ben şimdi karla oynamayı çok istiyordum. Tam o sırada buz tutan kaldırımda sanki ayağımda paten varmış gibi bir ileri, bir geri bir sağa bir sola kaydım, annem tutmasa yere boylu boyunca uzanacaktım. Neyse ki okula gelmiştik. Yukarı sınıfıma çıktım. Yine Ömer benden önce gelmiş. Bazı arkadaşlar gelememişti karlı yollar yüzünden. Oyun odasına gittik. Orada kocaman bir top havuzu var. İçinde rengarenk toplar. İçine atlayıp yüzüyormuş gibi yapmak çok eğlenceli. Efe, sen nerden çıktın? Niye attın elindeki arabayı bana? Alnıma geldi, acıttın!! !

Ahh! Bu çocuk hep böyle.

Oyun odasının yanındaki sınıfta Selin öğretmenimle beraber ders yapıyoruz.

Bugün bana dersimi güzel okuduğum için dondurmalı sticker verdi. Ben de defterime yapıştırdım. Öğretmenim bir de dedi ki; güzel davranışlarımız çoğalırsa sonsuz bir hayatta önümüze kocaman bir dondurma gelecekmiş, böyle yerden yukarıya kadar. Waaaaw!! !

Nasıl da canım çekti!

Annem beni okuldan almaya geldiğinde ona anlattım. O da şaşırdı. Ben de isterim dedi. Ben de Sonsuz Hayat Sahibi'nde çok varmış. Biz yeter ki güzel davranalım, hepimize verecekmiş dedim. İkimiz beraber sevindik.

Evimizin bulunduğu siteye geldik. Annemden sitenin parkında karla oynamak için izin aldım. Karı çok seviyorum. Dondurmayı da.

Bu kış günü dondurma mı olur? Olur tabii. Önce üçgen şeklinde karları topluyoruz. Sonra ters çeviriyoruz. Ve üstüne de nefis vanilyalı dondurma topları yapıyoruz. Böyle, bir, iki, üç. İşte oldu.

Ay salıncak

Salla salıncak

Furkan bana

Neler anlatacak

Learn languages from TV shows, movies, news, articles and more! Try LingQ for FREE

Ay Salıncak - Bugün Günlerden Dondurma 달|그네||| |||le jour| der Monat|Schaukel|heute||Eis آي|أرجوحة||من الأيام|آيس كريم |swing|today|the day|ice cream Moon Swing - Eis von heute Moon Swing - Σήμερα είναι παγωτό Moon Swing - Ice Cream From Today Days Moon Swing - Hoy es helado Moon Swing - Aujourd'hui, c'est la glace Moon Swing - Oggi è gelato 달 그네 - 오늘은 아이스크림 Moon Swing - Vandaag is ijs Moon Swing - Dziś są lody Moon Swing - Hoje é dia de gelado Moon Swing - Мороженое из сегодняшних дней Moon Swing - I dag är det glass Moon Swing - Сьогодні морозиво 月亮秋千 - 从今天开始的冰淇淋

Merhaba, ben Furkan. ||Furkan Hallo, ich bin Furkan. Hi I am Furkan. Olá, chamo-me Furkan. Привет, я Фуркан. Beş yaşındayım. |I am Ich bin fünf Jahre alt. I am five years old. Мне пять лет. Anaokuluna gidiyorum. à la maternelle| kindergarten| إلى الروضة| zum Kindergarten| Ich gehe in den Kindergarten. I'm going to kindergarten. Я хожу в детский сад. Bu, okulda üçüncü yılım. |||année this||third|year |||سنة |||Jahr Das ist mein drittes Schuljahr. This is my third year at school. Este é o meu terceiro ano na escola. Это мой третий год в школе. Seneye mezun olup gerçek okula gitmeyi planlıyorum. ||||||je prévois nächstes Jahr||werde|wirklich||gehen|ich plane السنة القادمة||سأكون|حقيقي|||أخطط next year||graduating|real school|||I plan Ich habe vor, nächstes Jahr meinen Abschluss zu machen und auf eine richtige Schule zu gehen. I plan to graduate next year and go to real school. Tenciono acabar o curso no próximo ano e ir para uma escola a sério. Я планирую закончить школу в следующем году и пойти в реальную школу. Bir kardeşim var. |أخ| Ich habe einen Bruder. I have a brother. У меня есть брат. Adı Zeynep, o daha çok küçük. Ihr Name ist Zeynep, sie ist sehr jung. Her name is Zeynep, she is very young. Chama-se Zeynep e é muito nova. Ее зовут Зейнеп, она очень молода. Ama kendi kendine yürüyebiliyor. |||peut marcher لكن|||يستطيع المشي |||kann selbst gehen |||can walk Aber er kann alleine laufen. But he can walk on his own. Mas ele consegue andar sozinho. Но он может ходить самостоятельно. Değişik değişik sesler de çıkartıyor. ||أصوات||يصدر ||||produit verschiedene||Geräusche||macht Geräusche |Different|sounds||making Es macht auch verschiedene Geräusche. It also makes different sounds. Faz todo o tipo de ruídos diferentes. Также издает разные звуки. Birşeyler söylüyor da anlamıyorum ki. Irgendwas|||| أشياء|||| something|||I don't understand| Er sagt Dinge, die ich nicht verstehe. He's saying something but I don't understand. Ele está a dizer coisas que eu não entendo. Он что-то говорит, но я не понимаю. İnşallah yakın zamanda bebek dilini bırakır da bizim dilimizi öğrenir. ||||اللغة||||لغتنا| ||||||||notre langue| |bald, nah||das Baby|Sprache|lässt|||unsere Sprache|lernen |soon||baby|language|gives up|||our language|he learns Ich hoffe, er gibt bald seine Babysprache auf und lernt unsere. Hopefully soon the baby will leave his language and learn our language. Espero que em breve ele abandone a sua linguagem de bebé e aprenda a nossa. Надеюсь, скоро малыш оставит свой язык и выучит наш язык.

Benim bir Ay salıncağım var. |||лунные качели| ||Mond|Schaukel| لدي|||أرجوحة| |||my swing| |||ma balançoire| Ich habe eine Mondschaukel. I have a Moon swing. J'ai une balançoire de lune. Eu tenho um baloiço lunar. У меня есть лунные качели. Ona beraber binelim mi? ||monter| ||steigen wir| ||let's ride| Sollen wir sie zusammen reiten? Shall we ride it together? Vamos montá-la juntos? Покатаемся на нем вместе?

Sen bir uca otur ben bir uca oturayım. |ein|Ende|||||ich sitze أنت||طرف|اجلس|||عالية|أجلس ||end||||end|let me sit ||sur un coussin|||||I will sit Du sitzt am einen Ende und ich am anderen. You sit at one end, I'll sit at the other. Vous vous asseyez à un bout et moi à l'autre. Tu sentas-te numa ponta e eu na outra. Ты сидишь в одном конце, я сяду в другом. Dünya da bizi yavaş yavaş sallasın. |||||secoue العالم||نحن|||يُهزّنا |||||schütteln |||||shake Und die Welt wird uns langsam erschüttern. Let the world shake us slowly. E o mundo abanar-nos-á lentamente. Пусть мир медленно сотрясает нас.

Eğlence başlıyoooorrr. |commence Spaß|beginnt jetzt Entertainment|is starting Der Spaß beginnt. The fun begins. Веселье начинается. Hazır mısın? bereit| |هل Sind Sie bereit? Are you ready? Вы готовы?

Ay salıncak |Schaukel |swing Mondschaukel moon swing лунные качели

Salla salıncak Swinging Salla|swing سلا| Schaukel Schaukel swing swing Baloiço baloiço качели качели

Furkan bana |to me Furkan sagte mir Furkan me Furkan contou-me Фуркан меня

Neler anlatacak |will tell Worüber er sprechen wird What will it tell Что это скажет

Bugün her zamanki gibi sabah erkenden uyandım. ||||||bin ich aufgewacht اليوم||عادي|||باكرًا|استيقظت |||||early|I woke up Heute bin ich wie immer früh aufgewacht. Today I woke up early in the morning as usual. Hoje acordei de manhã cedo, como de costume. Сегодня проснулась как обычно рано утром. Pencereden sanki beyaz bir ışık geliyor gibi hissettim, dışarı bakınca bembeyaz bir örtünün her tarafı kapladığını gördüm. ||||||||||||покрова|||покрывающую| ||||Licht|||ich fühlte|draußen|when looking out|knallweiß||Decke|||bedeckt dass| من النافذة|كأن|||ضوء|||شعرت|||ثلجياً||غطاء|||يغطّي| from the window|"as if"|white||light|||I felt||looking out|snow white||blanket|||it covered| |||||||||en regardant|||couverture blanche|||qu'elle couvrait| Mir war, als käme ein weißes Licht durch das Fenster, und als ich hinausschaute, sah ich, dass eine weiße Decke alles bedeckte. I felt as if a white light was coming from the window, and when I looked out I saw a white blanket covering everything. J'ai eu l'impression qu'une lumière blanche passait par la fenêtre, et quand j'ai regardé dehors, j'ai vu qu'une couverture blanche recouvrait tout. Мне казалось, что из окна исходит белый свет, а когда я выглянула, то увидела белое одеяло, закрывающее все.

Koşarak annemin odasına gittim ve sessizce annemi uyandırdım. |||||بهدوء|أمي|أيقظت |||||||je l'ai réveillée laufend|||||leise|meine Mutter|weckte ich ||to her room|I went||quietly|my mother|I woke Ich rannte zum Zimmer meiner Mutter und weckte sie leise auf. I ran to my mother's room and quietly woke my mother. Я побежала в комнату матери и тихо разбудила маму.

– Anne kar yağmış bak, gel hadi, her taraf bembeyaz dedim heyecanla |Schnee|es geschneit|||||Seite|||aufgeregt Mom||has snowed|||||side||| ||قد تساقطت|||||||| ||il a neigé|||||||| - Mama, es hat geschneit, komm schon, alles ist weiß, sagte ich aufgeregt. - Mom, look, it's snowing, come on, everything is white, I said excitedly. - Мама, смотри, идет снег, давай, все белое, - взволнованно сказала я.

Karla oynamayı hayal ettim. Karla||| كارلا||| Karla||| Karla|play|| Ich träumte davon, im Schnee zu spielen. I dreamed of playing with snow. Я мечтал играть со снегом. Çok heyecanlıydı. |war aufgeregt Very|was very exciting Er war sehr aufgeregt. It was exciting. Это было захватывающе. Bir yıldır bekliyordum bugünü. ||j'attendais| ||كنت أنتظر| ||ich habe gewartet|diesen Tag ||I was waiting|today Ich habe ein Jahr lang auf diesen Tag gewartet. I've been waiting for this day for a year. Я ждал этого дня целый год.

Okul evimize yakındı. |إلى منزلنا|كانت قريبة die Schule|unserem Haus|in der Nähe The school||was close Die Schule lag in der Nähe unseres Hauses. The school was close to our house. Школа находилась недалеко от нашего дома. Yolda giderken kaldırımdan kar aldım elime. |||снег|взял|в руку ||du trottoir||| |going|from the sidewalk|||in my hand ||من الرصيف|||بيدي ||vom Bürgersteig|||in die Hand Auf dem Weg dorthin habe ich Schnee vom Bürgersteig aufgesammelt. While on the road, I took snow from the pavement. По дороге я собрал снег с асфальта. Annem acele ediyordu. |Eile| Mama war in Eile. My mother was in a hurry. Maman était pressée. Моя мать торопилась. Ama ben şimdi karla oynamayı çok istiyordum. لكن|||||| Aber ich wollte jetzt wirklich im Schnee spielen. But now I really wanted to play with the snow. Но теперь мне очень захотелось поиграть со снегом. Tam o sırada buz tutan kaldırımda sanki ayağımda paten varmış gibi bir ileri, bir geri bir sağa bir sola kaydım, annem tutmasa yere boylu boyunca uzanacaktım. |||Eis|tutend|auf dem Gehweg||meinen Füßen|Rollschuh||||Schritt||||nach rechts|||rutschte ich||hätte mich|auf den Boden|||liegen bleiben Fully||moment|ice|holding|on the sidewalk|as if|on my feet|skates||||forward||back|||||I slipped||if she doesn't||lengthwise|lengthwise|I would have fallen |||ثلج|تثبيت|على الرصيف||على قدمي|زلاجة|كان|||خطوة||||إلى اليمين||يساراً|||لم تمسك||||سأقع |||||sur le trottoir||sur mon pied|patins|||||||||||||ne m'attrape||||je m'étendrais In diesem Moment rutschte ich auf dem vereisten Bürgersteig hin und her, hin und her, links und rechts, als hätte ich Schlittschuhe an den Füßen, und wenn meine Mutter mich nicht festgehalten hätte, wäre ich auf dem Boden gelandet. Just then, on the icy pavement, I slid back and forth, left and right, as if I had a skate on my foot, I would have been lying on the floor at full length if my mother hadn't caught it. A ce moment-là, sur le trottoir glacé, j'ai glissé d'avant en arrière, d'arrière en avant, de gauche à droite, comme si j'avais des patins aux pieds, et si ma mère ne m'avait pas retenue, je serais restée allongée sur le sol. Как раз тогда, на обледенелом асфальте, я скользил туда-сюда, влево-вправо, как будто у меня на ноге был конек, я бы лежал на полу во весь рост, если бы мама не поймала его. Neyse ki okula gelmiştik. |||nous étions venus zum Glück|||wir gekommen waren anyway|||we had come Zum Glück waren wir in der Schule. Fortunately, we arrived at school. К счастью, мы пришли в школу. Yukarı sınıfıma çıktım. |إلى صفي| |ma classe| nach oben|meiner Klasse| up|my class| Ich ging die Treppe hinauf in mein Klassenzimmer. I went up to my class. Я поднялся наверх к своему классу. Yine Ömer benden önce gelmiş. |Ömer|||est arrivé |Ömer||| |عمر||| Omar ist wieder hier vor mir. Again, Omer came before me. Опять Омер пришел раньше меня. Bazı arkadaşlar gelememişti karlı yollar yüzünden. ||n'avaient pas pu||routes| ||لم يستطيعوا|ثلجية||بسبب ||nicht kommen|schneebedeckt|Straßen|wegen der Straßen ||couldn't come|snowy|roads|because of Einige Freunde konnten wegen der verschneiten Straßen nicht kommen. Some friends could not come because of the snowy roads. Некоторые друзья не смогли прийти из-за снежных дорог. Oyun odasına gittik. game|to the room| Wir gingen in das Spielzimmer. We went to the game room. Мы пошли в игровую комнату. Orada kocaman bir top havuzu var. ||||مسبح| |riesig|||Pool| |big||ball|pool| Da drüben ist ein großes Bällebad. There is a huge ball pool there. Там есть огромный бассейн с мячами. İçinde rengarenk toplar. ||Bälle |ملونة|كرات ||balls Bunte Kugeln im Inneren. Colorful balls inside. Разноцветные шарики внутри. İçine atlayıp yüzüyormuş gibi yapmak çok eğlenceli. |القفز|يبدو أنه يسبح|||| |sauter|il prétend nager|||| ins Wasser|hineinspringen|schwimmen|||| Jumping in|jumping in|swimming||pretend||fun Es macht Spaß, hineinzuspringen und so zu tun, als würde man schwimmen. It's so much fun to jump in and pretend to swim. Так весело прыгать и притворяться, что плывешь. Efe, sen nerden çıktın? Efe|||sors de إيفه|||جئت Efe|du|woher|kommst Efe||where|came Efe, woher kommst du? Efe, where did you come from? Ефе, откуда ты взялся? Niye attın elindeki arabayı bana? |أنتَ|الذي في يدك|| |as-tu jeté||| Warum|hast du geworfen|dein Besitz|das Auto| Why|you threw|the one you have|car| Warum hast du das Auto nach mir geworfen? Why did you throw the car in your hand at me? Почему ты бросил мне машину в руку? Alnıma geldi, acıttın!! ||Ты ранил меня! Je suis venu||tu as fait mal على بالي||أذيت auf mein Haupt||du hast wehgetan to my forehead||you hurt Es ist auf meiner Stirn, es tut weh!! It came to my forehead, it hurt!! Попал в лоб, больно!! ! !

Ahh! Ahh آه Ahh Ahh Ой! Bu çocuk hep böyle. ||always| Der Junge ist immer so. This kid is always like that. Этот ребенок всегда такой.

Oyun odasının yanındaki sınıfta Selin öğretmenimle beraber ders yapıyoruz. ||||Selin|meiner Lehrerin||| |غرفة||الفصل||مع معلمتي||| |of the room||||my teacher||| |||||ma prof||| Im Klassenzimmer neben dem Spielzimmer haben meine Lehrerin Selin und ich eine gemeinsame Unterrichtsstunde. In the classroom next to the game room, I teach with my teacher Selin. В классе рядом с игровой комнатой я преподаю со своим учителем Селин.

Bugün bana dersimi güzel okuduğum için dondurmalı sticker verdi. ||||||avec de la glace|autocollant| ||meine Lektion||lesen||mit Eis|Aufkleber| ||درسي||||مثلجات|ملصق| ||lesson||for reading||ice cream|sticker| Heute hat er mir einen Eiscreme-Aufkleber gegeben, weil ich meine Lektion gut gelesen habe. Today, my teacher gave me an ice cream sticker for reading my lesson well. Сегодня он дал мне наклейку с мороженым, потому что я хорошо прочитал урок. Ben de defterime yapıştırdım. ||mon cahier|j'ai collé ich||mein Heft|kleben ich ||دفترتي|لصقت ||to my notebook|I glued Ich habe es in mein Notizbuch eingefügt. I also stuck it in my notebook. Я тоже вклеил в свой блокнот. Öğretmenim bir de dedi ki; güzel davranışlarımız çoğalırsa sonsuz bir hayatta önümüze kocaman bir dondurma gelecekmiş, böyle yerden yukarıya kadar. ||||||nos comportements|si nous en avons plus|infini|||devant nous||||viendra|||| my teacher||||that||our behavior|if we increase|infinite|||in front of us|huge||ice cream|will come||from the ground|up|up to ||||||سلوكياتنا|إذا زادت|أبدي|حياة||أمامنا|كبير|||سيأتي|هكذا|من الأرض|إلى الأعلى| ||||||unser Verhalten|wenn sie zunehmen|unendlichen|||vor uns||||werde kommen|||nach oben| Mein Lehrer sagte auch, dass, wenn unser gutes Verhalten zunimmt, in einem ewigen Leben ein riesiges Eis vor uns liegen wird, vom Boden aufwärts. My teacher also said that if our good behaviors increase, a huge ice cream will come to us in an endless life, all the way from the ground up. Mon professeur a également dit que si nos bons comportements augmentent, une énorme glace viendra devant nous dans une vie éternelle, du sol vers le haut. Мой учитель также сказал: Если наше хорошее поведение умножится, огромное мороженое появится перед нами в вечной жизни, вот так с нуля. Waaaaw!! Wouahhh واو Wow Wow Waaaaw!! !

Nasıl da canım çekti! wie||| |||اشتاق |||wants Oh, wie sehr ich mich danach gesehnt habe! How much I crave it! Как я был поражен!

Annem beni okuldan almaya geldiğinde ona anlattım. ||||when|| Als meine Mutter mich von der Schule abholte, sagte ich es ihr. I told her when my mom came to pick me up from school. Когда моя мама приехала забрать меня из школы, я сказал ей. O da şaşırdı. It||was surprised Auch er war überrascht. She was surprised too. Он тоже был удивлен. Ben de isterim dedi. ||I want| Er sagte, er würde es gerne tun. I want it too, he said. Он сказал, что я тоже хочу. Ben de Sonsuz Hayat Sahibi'nde çok varmış. ||||possesseur de|| I||||of the Owner|| أنا|||الحياة|صاحب|| ||||Besitzer|| Ich habe eine Menge von Eternal Life Owner. I heard there is a lot in the Owner of Eternal Life. У меня тоже было много в Хозяине Вечной Жизни. Biz yeter ki güzel davranalım, hepimize verecekmiş dedim. ||||comportons-nous|à tous|il va donner| |as long as|||we behave||will give| ||||نتصرف|لنا جميعًا|سيعطينا| ||||verhalten|alle|er wird geben| Ich habe gesagt, dass er es uns allen geben wird, solange wir uns gut benehmen. I said as long as we behave nicely, it would have something to give to all of us. J'ai dit que tant que nous nous comporterions bien, il nous le donnerait à tous. Я сказал, давайте просто будем хорошими, он даст это всем нам. İkimiz beraber sevindik. ||nous avons réjoui نحن||فرحنا we||we rejoiced ||freuten uns Wir haben uns beide zusammen gefreut. We were both happy together. Мы оба были счастливы вместе.

Evimizin bulunduğu siteye geldik. ||der Wohnanlage| Our house's|located|the site|we arrived ||إلى الموقع| Wir kamen in die Wohnsiedlung. We came to the site where our house is located. Мы пришли на участок, где находится наш дом. Annemden sitenin parkında karla oynamak için izin aldım. ma mère||||||| من أمي|الحديقة|في حديقة||اللعب||| |the site|in the park|snow|||| Ich habe von meiner Mutter die Erlaubnis bekommen, im örtlichen Park im Schnee zu spielen. I got permission from my mother to play with the snow in the park of the estate. Я получил разрешение от мамы поиграть со снегом в парке усадьбы. Karı çok seviyorum. die Frau|| المرأة|| wife|| Ich liebe den Schnee. I love my wife very much. Я так люблю жену. Dondurmayı da. la glace| الآيس كريم| das Eis| the ice cream| Und Eiscreme. I love ice cream too. Мороженое тоже.

Bu kış günü dondurma mı olur? ||day||| Eiscreme im Winter? Is it possible to have ice cream on a winter day? Мороженое этой зимой? Olur tabii. |of course Ja, natürlich. Of course. Конечно. Önce üçgen şeklinde karları topluyoruz. |triangle||neige|nous ramassons |مثلث||الثلوج|نجمع |dreieck||den Schnee|sammeln |triangle|in the shape of|snow|we are gathering Zuerst sammeln wir Schnee in Form eines Dreiecks. First, we gather the snow in a triangular shape. Сначала собираем прибыль в виде треугольников. Sonra ters çeviriyoruz. |inverse|nous retournons |عكسي|نقلب |reverse|we flip |umgekehrt|wir drehen um Dann drehen wir sie um. Then we reverse it. Затем мы обращаем его. Ve üstüne de nefis vanilyalı dondurma topları yapıyoruz. |||délicieux|à la vanille||| |||نفيس|||| |||delicious|vanilla||balls| |||köstlich|vanille||Kugeln| Und obendrauf machen wir leckere Vanilleeiskugeln. And on top of that, we make delicious vanilla ice cream balls. И вдобавок ко всему, мы делаем вкусные шарики ванильного мороженого. Böyle, bir, iki, üç. So, eins, zwei, drei. So, one, two, three. Итак, раз, два, три. İşte oldu. Here it is|it happened Das ist es. It's done. Это сделано.

Ay salıncak Moon|swinging chair Mondschaukel moon swing лунные качели

Salla salıncak Schaukel| Swing| Schaukel Schaukel swing swing качели качели

Furkan bana Furkan| الفرقان| Furkan to me| Furkan sagte mir Furkan me Фуркан меня

Neler anlatacak was| what|will tell Worüber er sprechen wird What will it tell Что это скажет