Büyük Hedefler Sana Zarar Veriyor Olabilir mi?
bazen bu hayatta ulaşmaya çalıştığın hedeflerin bir kısmı
o kadar büyüktür ki gözün onlardan başkasını görmez
hırslısındır, azimlisindir, durmadan çalışırsın amacın
o büyük hedfleri gerçekleştirebilmektir.
belkide o hedeflere ulaşmak için yapmayacağın şey yoktur
ama ben şuna dikkat ediyorum bazen, o büyük hedeflere
ulaşmaya çalışırken hayata asıl rengini veren,
asıl tadını veren küçük şeyleri gözden kaçırıyor insanlar. belkide sende o büyük hedefler yolunda hayatın
tadını kaçıran, anlamını yitiren insanlardan birisin.
işte bu videoda sana bunlardan bahsedicem.
hayat dediğimiz şey uzun bir yol aslında ve biz bu
hayatı gereğinden fazla abartıyoruz. sanki bu dünyaya
hep önemli şeyler yapmak için gelmişiz gibi gözümüzü
o önemli şeylere çeviriyoruz ve diğer küçük şeyleri
dikkate dahi almıyoruz bunun sonucunda şöyle bir sınıflandırma ortaya çıkıyor:
önemli olan şeyler, önemsiz olan şeyler;
gerekli olan şeyler,gereksiz olan şeyler
ve bunun sonucunda gerekli olanlar çok
değerliyken keyfi olan birazcık da küçük ve
ayrıntı olan şeyler çok değersiz oluyor ve
hayatımızı ekşınlara hazırlıyoruz. Gözümüzü
açıyoruz kocaman kocaman hadi hayatımda önemli şeyler
olsun, önemli büyük hedefler olsun.
ve eğer
bir filmde olsaydın olabilirdi. Düşünsene mesela
aslında gizli servis ajanıymışsın ama hafızanı kaybetmişsin bundan
dolayı kpss' ye hazırlanıyorsun. Ama hayat böyle değil. Hayat
birazcık rutin gidiyor, hayatın sıkıcı taraflarıda var
sen buna da alışırsan yani gözünü
o büyük şeylerden birazcık aşağı da
çevirirsen, etrafına da bakarsan aslında
işin tadı o zaman devreye giriyor. hayat dediğim gibi
o rutinleri, o sıkıcı halini de kabullendiğimiz zaman
bizim için keyifli hale geliyor
Bir gün birisiyle konuşurken ona şöyle bir soru yönelttim: ya dedim
hayattaki hedefin nedir? Karşı taraftaki insan büyük bir
ciddiyetle ben başbakan olmak istiyorum. Saygı
duydum onun bu hedefine ve bu muhabbet geçti sonrasına başka
şeylerden konuşuyoruz. "şu kitabı okudun mu?" diye sorduğum
zaman roman mı o dedi, kesinlikle okumam vakit kaybı
peki, dedim şuraları gezdin mi gördün mü?
ne gerek var ki
benim o büyük hedefim içinde bir yerleri
gezip görmek pek bir anlam
ifade etmiyor. peki dedim arkadaşlık ilişkilerin
nasıl? ben dedi gereksiz arkadaşlıkların
hepsinden uzak dururum, mümkün mertebe
arkadaşım bile
olmasın isterim. Bu diyalogtan sonra benim
aklımda şöyle bir ders kaldı açıkçası: şimdi düşünsene
kocaman bir hedefin var, ona gözünü dikmişsin
ve ona ulaşmaya çalışıyorsun adım adım.
Bu başbakanlık
olmayabilir. Daha başka şeylerde olabilir. İş olabilir
ya da bir para olabilir, bir zenginlik olabilir. Bir yere
doğru odaklanmış durumdasın
ve o süreçte
yolda karşına bir sürü şey çıkıyor, keyif alabileceğin.
Düşünsene; arkadaşlık ilişkileri
küçük keyifler, çay, kahve, gezmek,
tanışmak, okumak...
Ve böyle şeyleri hiç ciddiye bile almıyorsun.
Çünkü bunlar biraz önce söylediğim gibi
o önemli - önemsiz filtrelemesinde
hep önemsize gidiyor. Ama sen o yola ulaşmaya çalışırken aslında bir bakıyorsun ki ona vardığın zaman,
o seni o kadar da mutlu etmeyecek.
o yoldaki küçük şeyleri kaçırmış oluyorsun.
hayatın kendisi o büyük hedeflerden değil
küçük ayrıntılardan, küçük keyiflerden oluşuyor.
dediğim gibi hayatın sıradan ve rutin bir tarafı var.
ve bu rutinlik içinde büyük iniş çıkışlar her zaman olmuyor.
Ne yapacaksın peki? O büyük değişimler olana kadar,
büyük hedeflere ulaşana kadar boş boş bekleyecek misin?
gergin gergin bekleyecek misin?
Ben şöyle söylüyorum: hayat bir yol, dediğim gibi bir yol.
ve sen yolun sonuna odaklanırsan, yolun kendisini kaçırıyorsun.
aslında yolun sonunun hiçbir anlamı yok. o yolun kenarındaki güzellikler.
Ben şimdi kendi adıma söyleyeyim
yani hayatımdaki iniş çıkışlar ve güzel, büyük değişimler nadiren oluyor.
Yılda bir iki defa belki iki üç senede bir defa
Bu senin hayatındaki sıklığı değişebilir
peki ben ne yapıyorum keyif almak için?
mesela küçük küçük zevklerim var
Mesela kalem biriktirmek çok hoşuma gidiyor.
Bu dolma kalem de olabilir kurşun kalem de olabilir. Oturuyorum bakıyorum
Onlarla oyalanmak çok hoşuma gidiyor
şimdi baktığımız zaman o büyük hedeflerin,
büyük amaçların, dünyasında bir kalemle oyalanmak ne kadar da adice değil mi?
ama ben akıllıca davrandığımı düşünüyorum.
çok hoşuma gidiyor, keyifle zaman geçiriyorum. O yolun tadını çıkartıyorum.
mesela kahveyle uğraşmak hoşuma gidiyor benim.
ve enteresan bir şekilde ben şunu fark ettim hayatımda:
benim samimi olduğum insanların böyle küçük küçük, minik minik zevkleri var
ve bu zevkleri olan insanlar
mesela adamın birisi tesbih koleksiyonu yapıyor
biri kalemlerle uğraşıyor, biri kahveyi çok seviyor
biri çay tutkunu
böyle insanlar hayattan daha keyif alıyorlar.
ve böyle insanlarla muhabbet bile ayrı keyifli
ben mesela kahveyi alıyorum değişik değişik kahvelerle deniyorum.
yok french presste kahve yapıyorum yok makinede kahve yapıyorum.
yani bunlarla uğraşmak. diyorum ki bugünde mutlu oldum.
ya da yeni bir kitap alıyorum ya o beni o kadar mutlu ediyor ki
Allah'ım diyorum yani iyiki varım iyiki bunu yaşıyorum.
şimdi baktığımız zaman böyle küçük şeyler hayatımızda, küçük değişimler o kadar çok ki
ama biz bunları gözümüzün önünden uzakta tutarsak
mutlu olabilecek ve mutluluğumuzu sadece o büyük şeylere endekslersek
mutlu olamayız.
keyif de alamayız hayattan
çünkü o büyük şeyler çok az oluyor.
sen şöyle hayatındaki küçük şeylere bir bak bakalım
o kadar çok var ki
ama ne yapıyor insanlar? onlar zaten varmış gibi onları önemsemiyorlar
böyle olunca diyor ki " ya beni mutlu edecek bu hayatta hiçbir şey yok"
çünkü sen hep en büyüklerini istiyorsun.
büyük hedeflerin olmasın demiyorum kesinlikle.
elbette ki büyük hedeflerin, hayallerin olacak
ama gözünü sadece bu hedeflere ve bu hedeflerin sana getireceklerine dikersen
bu hayattan keyif alamazsın
çünkü hayat yolun kendisi
yolun sonuna odaklandığın zaman,
diyelim ki yüz kilometrelik bir yolun sadece bir kilometresinden bir lezzet alacaksın
kalan doksan dokuz kilometre senin için sadece bir bekleyiş
ve gerginlikten ibaret olucak.
güzel dostum benden sana bir tüyo
hayat yolunda ilerlerken etrafındaki insanların bir çoğu
o yolun sonuna o hedeflere koştura koştura gidecekler
ve senin içinde böyle bir koşturma gayreti olmasa bile şöyle bir his oluşacak:
ya ben yanlış mı yapıyorum?
onlar koşuyor bende koşmalıyım sanırım,
bir şeyleri kaçırıyormuşum hissi oluşacak
sakın tahrik olma, sen yoluna git sonuna, hedefine git
ama yolun tadını çıkarta çıkarta, keyfini çıkarta çıkarta git
bu bahsettiğim durumlar insanlarda sıklıkla gözlemlediğim durumlardı
ama bu konuda bir video çekme fikri, aslında ilham aldığım,
çok sevdiğim bir insan olan Serdar Kuzuloğlu'nun bir twitiyle ortaya çıktı
bu twiti seninle de paylaşmak istiyorum.
twitte tam olarak şu yazıyor:
memleket ve dünya dertlerini siz çözün ben küçük meselelerin adamıyım
bunlarla da birileri ilgilenmeli nihayetinde
beni dinlediğin için teşekkür ediyorum sana güzel insan. kendine iyi davran
görüşmek üzere :)
altyazı: Beyzanur Kara