Impostor (Sahtekar) Sendromu: Başarıların Gerçek mi Tesadüf mü?
Bugün sana çok ilginç bir sendromdan bahsetmek istiyorum.
Bu sendromu birçok insan yaşıyor ama sadece
kendisinin yaşadığını zannediyor. Halbuki bu dertten birçok insan
muzdarip. Bu sendromun ne olduğuna
geçmeden önce sana birkaç soru sormak istiyorum. Bu soruları iyice
iyice düşünüp kendi hayatını değerlendirip cevap vermelisin.
Şimdi ilk sorum şu geriye dönüp baktığında
sahip olduğun başarıları düşündüğün zaman bu başarıların hepsinin
ama hepsinin sadece bir tesadüften ibaret olduğunu
düşünüyor musun?
Yaptığın işte uzman olmana rağmen aslında
tam olarak n'aptığını hiç bilmediğini ya da işleri her an
berbat etmek üzere olduğun hissettin mi hiç?
Hak ettiğinden daha fazla övgü aldığını, diğerlerinin
sandığı kadar bilgili ve yetkin olmadığını
düşünüyor musun? Profesyonel yaşamında elde ettiğin
başarıları sadece doğru yerde ya da doğru zamanda
orada bulunmakla elde ettiğini ve günün birinde foyanın ortaya çıkıp
seni o görevden alacaklarını düşünüyor musun?
Eğer ki sorduğum sorulara verdiğin cevaplar evet ise sen de
birçok insanın yaşadığı bir derdi yaşıyorsun demektir.
Bu derdin ismi Impostor Sendromu. Impostor
Sendromu'nu Türkçeye "Sahtekar Sendromu" olarak çevirebiliriz.
Impostor Sendromu yaşayan insanlar
sahip olduğu başarıları sahiplenmezler. Der ki
kendi içinden bu problemi yaşayan insanlar bu başarı
benden değil benim haricimdeki faktörlerden kaynaklanır.
Ve bu başarı hissiyatı geçicidir ve ben temelde
başarısızımdır bunu her an başka birisi fark edebilir.
Bu probleme, Impostor Sendromu'na sahip olan insanlar
n'aparsa yapsınlar her zaman içlerindeki o
hissiyat hiç geçmez o şüphe hissi. Her an kendilerini
başarısız hissederler. Bu videoyu çekme kararını şöyle
verdim aslında. Bir danışanım, işinde çok başarılı olan
danışanım gergin bir süreçten geçiyor işiyle ilgili
ve bu gergin süreçteyken hep aklında şu var "Ya işten
atılırsam" diye. Bu hissiyatı yaşadığı bir zaman
diliminde genel müdürü tarafından odasına çağırılıyor
ve o an diyor ki kafasından "Artık bitti.
"Artık bu işten beni atacaklar ve ben işsiz kaldım."
Ne yapacağını bile düşünüyor. Nereye başvuracağını, işsiz
kaldığı zamanda nasıl geçineceğini bile planlıyor. Genel
müdürün odasına gidiyor. Genel müdür diyor ki : Otur bakalım
sana bir şey söyleyeceğim. Allah diyor söylüyor kesin hazırım hazırım. Kendi içinden böyle telkinler veriyor, Kovulmaya hazırım diyor. Diyor ki :
Ben senin maaşına sallıyorum %50
zam yaptım. O beklenmedik bir zam ciddi bir
zam yapıyor ve bizim bu arkadaşımız inanılmaz şaşırıyor.
Diyor ki : Neden ki neden böyle bir şey yaptınız?
Sen diyor o kadar güzel bir emek verdin ki
bu proje sürecinde sen
yaptığın çabanın, ortaya koyduğun emeğin karşılığı değil ama
en azından benim elimden gelen bu, sana bu ödülü
vermek istedim. İşte Impostor Sendromu tam
olarak böyle. Sen yetersiz olduğunu düşünürsün ama
etrafındaki insanlar senin başarılı olduğunu düşünür
sen bunun
diğer insanların sana acıdığını düşünürsün sana
kibarlık yaptığını düşünürsün.Ya da ortaya koyduğun başarıların
çok kolay olduğunu düşünürsün. Yani ne yaparsan yap kendini, kendini
sevmeye ikna edemezsin. Kimse aptal ya da gerizekalı
değil. Eğer etrafında sana ilgi varsa,
hürmet varsa, övgü varsa bu kibarlık şans ya da
tesadüften değil. Sen bunu gerçekten
hak ettiğin için vardır. Kibarlık, şans, tesadüf
en fazla birkaç sefer olur. Sen bir düşün bakalım şöyle geriye
dönüp bir bak! Hayatında sadece birkaç tane mi başarı
var, çok daha fazlası mı var? Eğer ki çok daha
fazlasının olduğunu düşünüyorsan
emin ol bu kibarlık, şans ve tesadüften değil.
Tamamen senden kaynaklanıyor ve etrafındaki
insanlar bazen zannediyorsun ya seni fark etmediğini
başarısızlığını görmediğini düşünüyorsun. Hiç de
öyle değil. Dediğim gibi kimse aptal ya da gerizekalı değil. Sen
öyle olsaydın emin ol sana o geri bildirimi
verirlerdi. Impostor Sendromu yaşayan insanlar
kendi hatalarına karşı aşırı duyarlıdırlar. Ama
şunu gözden kaçırırlar çoğu zaman kendini
suçladığın o hataların büyük bir kısmı
aslında senden kaynaklanmayan, senin kontrolünde
olmayan hatalardır ya da bazı durumlarda
diğer herkesin de yapabileceği sıklıkla yapabileceği
rutin hatalardır. Bazen de sen kendine karşı
o kadar hassassındır ki her hatanı fazlasıyla
fark edersin ama çoğu zaman etrafındaki insanlar
bunu fark etmez bile. Impostor Sendromu yaşayan
bireylerin aslında zihninin bir köşesinde her zaman tetikte
bekleyen bir yetersizlik duygusu vardır ve
ufacık bir esinti dahi ufacık bir yaşantı dahi
bu duyguyu tetikler aslında sen zannedersin ki o
an o olaydan dolayı böyle hissediyorsun.
O duygudan dolayı da bu düşünce
zannedersin bu duyguyu dersin ki : "Evet ben başarısızım
gerçekten yetersizim." Ben böyle durumlarda şunu öneriyorum
danışanlarıma hep. Diyelim ki o an kendini çok
yetersiz hissediyorsun bu bir duman gibidir her yeri sarar.
Yetersizim, başarısızım, çok kötü her şey çok kötü.
Sen dediğim gibi bu duyguyu bir düşünce
zannedersin, gerçek zannedersin. Halbuki bunu
zihnindeki, ruhundaki bir virüs gibi düşün. O an o duman her yeri sarıyor ve senin sadece yapman gereken şey şu :
Durdur bir. Dumanın geçmesini bekle ve kendine şu soruyu sor
"Gerçekte ne oldu? Benim elimde olan
bir şey miydi, benden mi kaynaklandı? Benim yapabileceğim,
düzeltebileceğim bir şey var mıydı?" Bu soruları
sorarsan o dumandan, o başarısızlık ve yetersizlik
dumanından kurtulup gerçekte orada ne
olduğunu ve senin payının ne olduğunu fark edeceksin.
Eğer ki bu problemi yaşıyorsan ben senin yerinde olsaydım
hayattaki başarılarımı ve insanların benim
hakkımda söylediği övgüleri, olumlu geri bildirimleri
bir köşeye not ederdim. İnsan kendisini çok yetersiz
hissettiği zaman yani o yetersizlik dumanı
her yeri kapladığı zaman tutunacak bir dal, yolunu
aydınlatacak bir ışık arıyorsun ama insanın hafızası
böyle baskın ve yoğun duygu ortamlarında
biraz eskiyi hatırlamakta, özellikle olumlu şeyleri
hatırlamakta güçlük çeker. İşte böyle zamanlarda
sana hatırlatacak o başarılarını, iyi olduğun şeyleri
hatırlatacak bir referans noktası o notlar
olacaktır. Başta da söylediğim gibi Impostor demek
"sahtekar" demek. Kendini diğer insanları kandırıyor gibi hissettiğin
zaman yani
sahtekar gibi hissettiğin zaman bunu etiketlemen çok önemli.
Sen bu hissiyatı hayatın bir gerçeği
gibi kabul ettiğin zaman duygulanımın ve
etkilenmen de öyle oluyor. Ama sen bunu gerçek
değil, bir problem olduğunu, bir sendrom olduğunu sana
dahil olmadığını, senden ayrı ve
farklı bir şey olduğunu kabul edersen, bunu böyle etiketlersen
evet şu anda o sendromu Impostor Sendromu'nu
yaşadım dediğin anda
rahatlamış olacaksın.
Şu hayatta her zaman senden daha iyi ve
daha kötü insanlar olacaktır. Bu hayatın kuralı.
Ne zaman bundan yüz yıl önce de yaşasaydın, yüz yıl
sonra da yaşayacak olsaydın her zaman
bu olacak. Sen, "Sen" olduğun için ortaya
bir şeyler koy. Başkası olmak zorunda değilsin.
Roket yapıyorsan Elon Musk olmak zorunda
değilsin. Sen sadece elinden geleni yap.
Sen sadece roket yap. Şunu demek istiyorum sana bir de
kıyaslama virüsü içine girdiği zaman, diğer insanlarla
kıyasladığın zaman bunun senin için de
bir tatmin noktasına getirmesi imkansız. Şöyle
diyeyim sana. Bir de diğer insanlar her zaman
kendilerini olduğundan daha fazla gösterirler.
Senin için bu çok yabancı bir şey olabilir çünkü sen
her zaman sahip olduğundan daha azına sahipmiş gibi
hissediyorsun ama birçok insan, dışarıdaki birçok insan
kendi vitrinlerini çok süslerler.
On yapıyorlarsa elli anlatırlar sen buna
sakın aldanma çünkü buna aldandığın zaman
diyeceksin ki "Ya nasıl o onu yapabiliyor? Demek ki
ben yetersizim ben başarısızım." İnsanlar her zaman
kendini birazcık fazla anlatma eğiliminde oluyorlar.
Bu standart hatayı da hesabına katmalısın.
Peki sen bu belirtileri, bu problemi yaşıyor musun? Ya da
şöyle sorayım bu problemi yaşarken bunun bir problem olduğunun
farkında mıydın hiç? Bu sorunun cevaplarını
yorumlar kısmında
verebilirsin. Beni dinlediğin için teşekkür ediyorum güzel insan
Kendine iyi davran, görüşmek üzere.