×

我們使用cookies幫助改善LingQ。通過流覽本網站,表示你同意我們的 cookie 政策.

image

ZihinX, Herkesin bilmesi gereken psikolojik tuzak - Batık Maliyet Yanılgısı (Hızlı ve Yavaş Düşünme 2.)

Herkesin bilmesi gereken psikolojik tuzak - Batık Maliyet Yanılgısı (Hızlı ve Yavaş Düşünme 2.)

Merhaba arkadaslar!

Bu haftaki videoyu yayinlamadan once, bir kac sey soylemek istiyorum.

Sizlerden aldigim pek cok yorum ve elestirilerde gordum ki,

benim Azerbaycan Turku olmam

ve Turkiye Turkcesini dogru bir aksan ve diksiyonla konusamiyor olmamdan dolayi,

videolari izlerken bir cok kiside hakli olarak bir onyargi olusuyor.

Bu durum, bazilarinizda, videoyu yapan kisinin egitimsiz biri oldugunu dusundurerek,

videoyu hic izlemeden kapatmasina neden oluyor.

Sirf bu nedenden dolayi, seslendiren kisiyi degistirmeye karar verdim.

Eger aranizdan Istanbul sivesiyle konusan,

diksiyonuna guvenen ve ses tonunun ZihinX-deki konulari seslendirirken uygun olacagina inanan

birileri gonullu olarak videolari seslendirmek isterse,

bu videonun aciklama bolumune kisa bir metin yazdim.

Ilgili metni okudukta sonra sesini cep telefonuyla kaydedip ekranda gordugunuz emaile,

ses kaydini gondermenizi rica ediyorum.

Gonderilen kayitlari dinleyip arasindan birini secince hemen ilgili kisiyle iletisime gececegim.

Bunun, videolarda pozitif bir etkisi olacagina inandigim icin,

sizin de bu kararimda yanimda olacaginiza ve destekleyeceginize inanıyorum.

Bu durumun kanalimdaki uyeleri olumsuz yonde etkilemesini asla istemedigim icin boyle bir

aciklama ile bilgi vermek de istedim.

Ve simdi video baslasin

Farz edelim sinemaya gittiniz.

İki saatlik bir film ve ilk yarım saatinden sonra filmin sıkıcı olduğuna kanaat getirdiniz.

Bir çoğumuz böyle bir durumda, film sıkıcı bile olsa, bir bilete 15-20 lira para verdi diye filmi sonuna kadar izleyecektir.

Veya diyelim ki, bir kafeye gittiniz.

Yemeğin yarısına geldiğinizde artık doyduğunuzu hissettiniz.

Seçmiş olduğunuz yemeğin fiyatı 30 lira .

Bu durumda, bir çoğumuz doymuş olsa bile, sonunda kendini kötü hissetme pahasına,

yemeğin kalanını bitirmeye çalışacak, veya tabağında daha az yemek bırakmak için

kendini zorlayarak bir şekilde yemeye devam edecektir.

Buna 'Batık maliyet yanılgısı' deniyor.

Bu etki, beynimizin hızlı düşünme sisteminin sonucunda oluşuyor

ve diğerleri gibi bunun da altında hiç bir mantıklı sebep yok.

Hatta, çoğu zaman bunun altında mantıksızlık ve zayıf analiz duruyor.

İçimizdeki kıyamamak ve pişman olma ihtimalinden korkma, bu etki sonucunda oluşuyor.

Bu etki yüzünden ‘şimdiye kadar yapılmış yatırımların boşa gitmemesi için

aynı şeye daha çok yatırım yapmak' fikrinin doğru olduğunu düşünürüz.

Burada, yatırım derken sadece para değil, zaman ve enerji yatırımını da kast ediyorum.

Konuyu daha iyi anlamak açısından, birkaç örnek üzerinden gidelim.

Mesela, sigarayı bırakmakta kararlı olan kişilerin çoğu ‘bu kutu da bitsin,artık sigarayı bırakıyorum' demesi;

bazıkişilerin, son kullanım tarihi yeni bitmiş ürünü çöpe atmak yerine

‘bir şeycik olmaz, son kullanım tarihinden beri sadece 2 gün geçmiş,

yazık olmasın ben yerim' diyerek rahat bir şekilde sağlıklarını riske atabilmesi.

Bir başka benzer örnek, birçoğumuzun evinde ‘belki bir gün lazım olur' düşüncesiyle eskiden kalmış, büyük ihtimalle hiçbir zaman gerekmeyecek

ama atmaya da kıyamadığımız ve evde boşu boşuna yer işgal eden eşyaların olması.

Bu etki daha anlaşılır olsun diye çok basit örnekler vererek anlatmaya başladım.

Fakat göründüğü kadar da basit değil aslında.

Bu etki birçok kişinin hayatını altı üst edebilecek güçte.

Etrafımda bu etki yüzünden kendisini mutsuz eden 3 kişi biliyorum.

Onlardan biri lisans ve yüksek lisans eğitimini hukuk alanında tamamlamış

ve eğitimini bitirdikten sonra da kendi mesleğiyle ilgili bir kurumda işe başlamış

ve senelerdir orda çalışmaya devam ediyor.

Hukukun ona göre olmadığını ve o alana karşı bir merakının olmadığını çoktan anlamış,

fakat 10 seneyi aşkındır bu alana zamanını, parasını ve enerjisini harcadığından,

yatırımının boşa gitmemesi için aynı şeye gittikçe daha çok zaman yatırım yapmış oluyor.

Üstelik,bir yakını ona yeni bir meslek öğretmeyi ve yanında yardımcısı olarak çalışmasınıı teklif ediyor.

Öyle bir iş ki, ilk aylardan itibaren şimdi kazandığı paranın en az 2 buçuk katını kazanabilir.

Fakat söz konusu kişi 10 senedir, ‘Hukukçu' kimliği sayesinde çoğu insanın hayalini kurduğu o statü

ve itibarı kazandığından dolayı, bu kazanımlarını kaybetmemek adına ve insanlar

‘öyle bir mesleği, güzelim işini biraktı, 5-10 kuruş için lise mezununun bile yapacağı bir işe geçti' demesinler diye,

daha fazla geliri geri çeviriyor.

Bu şekilde, mutsuz olmayı seçiyor ,

yaşayacağı tek hayatını, sevmediği bir işi yaparak sürdürüyor

ve büyük ihtimalle bu şekilde düşünmeye devam ederse,

hayatının sonuna kadar da böyle yaşamaya devam etcektir.

2.kişiyse uzun zamandır evli ve eşi ona sürekli şiddet uyguluyor.

‘Eğer boşanırsam, annesi babası boşanmış diye gelecekte kızımla kimse evlenmek istemez' düşüncesiyle

ve ‘ iyi ve güçlü bir kadın olsaydı ailesini, yuvasını korumasını bilirdi,

eşi de ona şiddet uygulamazdı' diyecekler korkusuyla yıllardır maruz kaldığı bu şiddete sabrediyordu.

Fakat son zamanlarda durum o kadar dayanılmaz bir boyuta ulaşmıştı ki, boşanmamak imkansız hale gelmişti

ve sonuç olarak ‘Batık maliyet yanılgısı' etkisi sebebiyle,

bu duruma 10 seneyi aşkındır katlandığına pişman olmuş

ve ‘zaten boşanacaktım, keşke hiç bu kadar beklemeseydim

ve bu adımı cok önceden atmış olsaydım' diyor.

3.kişiyse yıllardır Iddia oynayarak, yıllar boyu kaybettiklerini geri kazanmak istiyor,

fakat tam tersi daha çok para kaybediyor.

Olay sadece oyuna ilgi duyarak küçük miktarlarda para yatırıp bahis oynamayı çoktan aşmış durumda.

Bazen biraz para kazanarak şimdiye kadar kaybettiklerini geri kazanmaya çok yaklaştığını düşünüyor

bu sefer de hırslanarak daha çok oynuyor ve malesef daha çok kaybediyor.

Durum o kadar çığrından çıkmış ki, artık ailesinde de bu durum ciddi bir sorun olmaya başlamış.

Birçok kişi bu etkinin farkında olduğu için, bu etkiyi çok farklı şekillerde ve iyi yönde kullanabiliyor.

Mesela spor yapmaya üşeniyorlarsa spor salonuna kayıtlarını yaptırıp parasını ödüyorlar,

dil öğrenmeye üşeniyorlarsa kursa kaydolup para ödüyorlar ki,

daha sonra yatırdıkları paraya yazık olmasın diye spora gitsinler

veya yeni bir dil öğrenmeye kendilerini zorlamış olsunlar.

Demek istediğim şey şu;

‘kıyamamak' ve ‘pişman olacağından korkmak',çoğu zaman çok tehlike arz eden duygulardır.

Böyle hissettiğimizde, hemen beynimizin yavaş düşünme mekanizmasını devreye sokmalı

ve dikkatlice durumu analiz ederek ya o duygudan kendimizi uzaklaştırmalı

ya da o duygularımızı bize yararlı olacak şekilde kullanmayı öğrenmeliyiz.

En önemlisiyse şunu anlamalıyız;

Aslinda bir tek pişman olmamız gereken bir sebep varsa,

o da ‘ hayatımızı istediğimiz gibi yaşamamızı engelleyen şeylerle kaybettiğimiz zaman'dır.

Eğer videoyu hakikaten faydalı bulduysanız

ve buna benzer daha çok video yapmamı istiyorsanız,

o zaman aşağıdaki “beğen” butonunu tıklayın ve kanala abone olun.

Dinlediğiniz için teşekkürler.

Learn languages from TV shows, movies, news, articles and more! Try LingQ for FREE

Herkesin bilmesi gereken psikolojik tuzak - Batık Maliyet Yanılgısı (Hızlı ve Yavaş Düşünme 2.) ||||piège|coût irrécup|coût|l'illusion des coûts||||pensée |||||||Irrtum|||| Die psychologische Falle, die jeder kennen sollte - Die Sunk Cost Fallacy (Thinking Fast and Slow 2.) The psychological trap everyone should know - The Sunk Cost Fallacy (Thinking Fast and Slow 2.) Un piège psychologique que tout le monde doit connaître - L'illusion des coûts irrécupérables (Thinking, Fast and Slow 2.) 誰もが知っておくべき心理的罠-サンクコストの誤謬(Thinking Fast and Slow 2.) A armadilha psicológica que todos devem conhecer - A falácia dos custos irrecuperáveis (Thinking Fast and Slow 2.) Психологическая ловушка, которую должен знать каждый, - The Sunk Cost Fallacy (Thinking Fast and Slow 2.)

Merhaba arkadaslar! |les amis |Freunde Bonjour les amis !

Bu haftaki videoyu yayinlamadan once, bir kac sey soylemek istiyorum. |||перед публикацией|||несколько||| |de cette semaine||avant de publier|avant||quelques||dire| |||veröffentlichen|||ein paar||| Avant de publier la vidéo de cette semaine, je voudrais dire quelques mots.

Sizlerden aldigim pek cok yorum ve elestirilerde gordum ki, ||||||в отзывах|| de vous|j'ai reçu|beaucoup||||critiques|j'ai vu| |bekommen|||Kommentare|||gesehen| Ich habe viele Kommentare und Kritiken gesehen, die ich von Ihnen erhalten habe, J'ai vu de nombreux commentaires et critiques que j'ai reçus de votre part,

benim Azerbaycan Turku olmam ||turc| ||Türke| Ich bin ein aserbaidschanischer Türke mon identité en tant que mélodiste azerbaïdjanais,

ve Turkiye Turkcesini dogru bir aksan ve diksiyonla konusamiyor olmamdan dolayi, ||la langue turque|||accent||prononciation|je ne parle|je ne peux pas|à cause de ||Türkisch|||||Diktion|sprechen|meiner| and Turkey Turkish because I can't speak with a correct accent and diction, et le fait que je ne parle pas le turc de Turquie avec un accent et une diction corrects,

videolari izlerken bir cok kiside hakli olarak bir onyargi olusuyor. les vidéos|||beaucoup|personnes|justement|||préjugé|se forme Videos||||||||Vorurteil|entsteht Wenn man sich die Videos ansieht, sind viele Menschen zu Recht voreingenommen. While watching the videos, many people are rightly prejudiced. beaucoup de gens développent à juste titre un préjugé en regardant les vidéos.

Bu durum, bazilarinizda, videoyu yapan kisinin egitimsiz biri oldugunu dusundurerek, ||certains d'entre vous||||||| ||bei einigen von euch|||||||nachdenklich Das mag einige von Ihnen zu der Annahme verleitet haben, dass die Person, die das Video gemacht hat, ungebildet ist, This situation may cause some of you to think that the person who made the video was an uneducated person, Cette situation amène certains d'entre vous à penser que la personne qui réalise la vidéo est quelqu'un de non éduqué,

videoyu hic izlemeden kapatmasina neden oluyor. ||не посмотрев||| ||sans regarder|la fermer|| ||ohne zu schauen|das Schließen|| schaltet er das Video ab, ohne es anzusehen. it causes the video to be closed without watching it. Cela les pousse à fermer la vidéo sans même l'avoir regardée.

Sirf bu nedenden dolayi, seslendiren kisiyi degistirmeye karar verdim. just||cette raison||la personne qui parle|la personne|changer|| ||Grund|||||| Just for this reason, I decided to change the voice actor. C'est uniquement pour cette raison que j'ai décidé de changer la personne qui fait la voix.

Eger aranizdan Istanbul sivesiyle konusan, |вас||с акцентом|говорящий si vous|||accent d'Istanbul| |von euch|||sprechenden Falls jemand von Ihnen einen Istanbuler Akzent hat, If one of you speaks with Istanbul, Si l'un d'entre vous parle avec l'accent d'Istanbul,

diksiyonuna guvenen ve ses tonunun ZihinX-deki konulari seslendirirken uygun olacagina inanan ||||||||озвучивая темы||будет подходящим| sa diction|confiant|||ton|||sujets|en les lisant|approprié|sera approprié|croyant |vertraut|||Ton||||seslendirirken||wird|gläubig who trusts his diction and believes that the tone of voice will be appropriate when voicing the subjects in MindX. qui a confiance en sa diction et croit que le ton de sa voix sera approprié lors de la narration des sujets de ZihinX.

birileri gonullu olarak videolari seslendirmek isterse, |добровольно|||| |volontairement|||doubler| |freiwillig|||| wenn jemand die Videos freiwillig kommentieren möchte, If someone wants to voluntarily voice the videos,

bu videonun aciklama bolumune kisa bir metin yazdim. |||||||я написал ||description|section|court||texte|j'ai écrit ||Beschreibung|Abschnitt|kurze||| I wrote a short text in the description part of this video.

Ilgili metni okudukta sonra sesini cep telefonuyla kaydedip ekranda gordugunuz emaile, ||||||||||электронная почта concerné|texte concerné|après avoir lu|||||enregistrement|à l'écran|vous avez vu|email relevanten||nachdem wir gelesen haben|||||||gesehene|E-Mail After reading the relevant text, you record your voice with your mobile phone and send it to the email you see on the screen,

ses kaydini gondermenizi rica ediyorum. ||вы отправите|| |enregistrement|votre envoi|| ||Ihren Versand|| Ich möchte, dass Sie mir die Sprachaufnahme schicken.

Gonderilen kayitlari dinleyip arasindan birini secince hemen ilgili kisiyle iletisime gececegim. |записи|||||||||свяжусь Envoyé|les enregistrements||parmi||en choisissant|||la personne|contact|je contacterai Die gesendeten|Aufnahmen||ausgewählt||auswählen|||Person|in Kontakt|gehen

Bunun, videolarda pozitif bir etkisi olacagina inandigim icin, |les vidéos|||||je crois| ||||||ich glaube| Ich glaube, das wird sich positiv auf die Videos auswirken,

sizin de bu kararimda yanimda olacaginiza ve destekleyeceginize inanıyorum. |||моем решении||||| |||ma décision|à mes côtés|vous serez||vous soutiendrez| |||Entscheidung||werden||unterstützen| Ich glaube, dass Sie mit mir sind und mich bei dieser Entscheidung unterstützen werden.

Bu durumun kanalimdaki uyeleri olumsuz yonde etkilemesini asla istemedigim icin boyle bir ||sur ma chaîne|membres||sens négatif|||je ne veux pas||de cette façon| |||Mitglieder|negativ||||||| Ich möchte nicht, dass sich dies negativ auf die Mitglieder meines Kanals auswirkt.

aciklama ile bilgi vermek de istedim.

Ve simdi video baslasin |||начнется видео |||que la vidéo commence |||beginne

Farz edelim sinemaya gittiniz. supposons que|||

İki saatlik bir film ve ilk yarım saatinden sonra filmin sıkıcı olduğuna kanaat getirdiniz. |||||||de la|||||conclusion|vous avez conclu |||||||von der halben Stunde|||||schlussfolgerung|habt ihr entschieden

Bir çoğumuz böyle bir durumda, film sıkıcı bile olsa, bir bilete 15-20 lira para verdi diye ||||||||||билета|||| ||||||||||billet|||| ||||||||||Ticket|||| filmi sonuna kadar izleyecektir. |||будет смотреть |||will watch |||wird sehen

Veya diyelim ki, bir kafeye gittiniz.

Yemeğin yarısına geldiğinizde artık doyduğunuzu hissettiniz. |à la moitié|||vous étiez plein| ||||satt|

Seçmiş olduğunuz yemeğin fiyatı 30 lira .

Bu durumda, bir çoğumuz doymuş olsa bile, sonunda kendini kötü hissetme pahasına, ||||satisfait||||||se sentir|au prix de ||||||||||fühlen|zu Lasten

yemeğin kalanını bitirmeye çalışacak, veya tabağında daha az yemek bırakmak için |||||на тарелке||||| |rest of the food|finir|||dans son assiette||||| |den Rest|fertigessen|||auf seinem Teller|||||

kendini zorlayarak bir şekilde yemeye devam edecektir. |en se forçant|||||

Buna 'Batık maliyet yanılgısı' deniyor. |Batık|Kosten|Irrtum| Dies wird als "Sunk cost fallacy" bezeichnet.

Bu etki, beynimizin hızlı düşünme sisteminin sonucunda oluşuyor |effet||||||

ve diğerleri gibi bunun da altında hiç bir mantıklı sebep yok.

Hatta, çoğu zaman bunun altında mantıksızlık ve zayıf analiz duruyor. |||||irrationality||faible|analyse| |||||Unlogik||||

İçimizdeki kıyamamak ve pişman olma ihtimalinden korkma, bu etki sonucunda oluşuyor. |||||вероятности||||| en nous|ne pas se révol||regret||de la possibilité||||| |||||Wahrscheinlichkeit|||||

Bu etki yüzünden ‘şimdiye kadar yapılmış yatırımların boşa gitmemesi için ||||||investissements|en vain|ne pas aller| ||||||Investitionen||nicht verschwinden|

aynı şeye daha çok yatırım yapmak' fikrinin doğru olduğunu düşünürüz. ||||||idée|||

Burada, yatırım derken sadece para değil, zaman ve enerji yatırımını da kast ediyorum. |||||||||investissement||sous-entends| |||||||||||meine| Mit Investitionen meine ich hier nicht nur Geld, sondern auch Zeit und Energie.

Konuyu daha iyi anlamak açısından, birkaç örnek üzerinden gidelim. ||||point of view|||| Zum besseren Verständnis des Themas seien hier einige Beispiele angeführt.

Mesela, sigarayı bırakmakta kararlı olan kişilerin çoğu ‘bu kutu da bitsin,artık sigarayı bırakıyorum' demesi; ||arrêter|||||||||||je laisse|dire ||aufhören||||||||||||

bazıkişilerin, son kullanım tarihi yeni bitmiş ürünü çöpe atmak yerine некоторые люди||||||||| certain people||utilisation||||produit||| einige Personen|||||||||

‘bir şeycik olmaz, son kullanım tarihinden beri sadece 2 gün geçmiş, |petit quelque chose|||||||| |Ding|||||||| 'Das wird schon wieder, das Verfallsdatum ist erst zwei Tage her,

yazık olmasın ben yerim' diyerek rahat bir şekilde sağlıklarını riske atabilmesi. ||||||||||puisse risquer ||||||||||atmen können "Ich esse es, ich esse es" und riskieren auf bequeme Art und Weise ihre Gesundheit.

Bir başka benzer örnek, birçoğumuzun evinde ‘belki bir gün lazım olur' düşüncesiyle ||||beaucoup d'entre nous|||||||l'idée que eskiden kalmış, büyük ihtimalle hiçbir zaman gerekmeyecek ||||||ne sera pas nécessaire ||||||werden müssen

ama atmaya da kıyamadığımız ve evde boşu boşuna yer işgal eden eşyaların olması. |||не можем выбросить||||||||| |||nous n'osons||||||occupation||| |||können||||||einnehmen|||

Bu etki daha anlaşılır olsun diye çok basit örnekler vererek anlatmaya başladım.

Fakat göründüğü kadar da basit değil aslında. |il semble||||| |es aussieht||||| Aber es ist nicht so einfach, wie es scheint.

Bu etki birçok kişinin hayatını altı üst edebilecek güçte. ||||||sens dessus dessous|pouvoir bouleverser|capacité de Diese Wirkung ist stark genug, um das Leben vieler Menschen auf den Kopf zu stellen.

Etrafımda bu etki yüzünden kendisini mutsuz eden 3 kişi biliyorum. autour de moi|||||||| Um mich herum|||||||| Ich kenne 3 Menschen in meinem Umfeld, die sich wegen dieser Wirkung unglücklich gemacht haben.

Onlardan biri lisans ve yüksek lisans eğitimini hukuk alanında tamamlamış |||||||||a terminé |||||||||abgeschlossen

ve eğitimini bitirdikten sonra da kendi mesleğiyle ilgili bir kurumda işe başlamış ||||||профессии||||| ||||||profession|||établissement|| |||||||||Institut||

ve senelerdir orda çalışmaya devam ediyor. und er arbeitet dort schon seit Jahren.

Hukukun ona göre olmadığını ve o alana karşı bir merakının olmadığını çoktan anlamış, la loi||||||sujet|||curiosité||| ||||||Bereich|||||| Er hat bereits erkannt, dass Jura nichts für ihn ist und er kein Interesse an diesem Bereich hat,

fakat 10 seneyi aşkındır bu alana zamanını, parasını ve enerjisini harcadığından, ||больше 10 лет|||||||что ты тратишь |l'année|plus de||||||son énergie|que tu as dépens |Jahr|übersteigen||Bereich||||| aber da er seit über 10 Jahren Zeit, Geld und Energie in diesen Bereich investiert,

yatırımının boşa gitmemesi için aynı şeye gittikçe daha çok zaman yatırım yapmış oluyor. инвестированием|||||||||||| son investissement|||||||||||| seiner Investition|||||||||||| immer mehr Zeit in ein und dieselbe Sache zu investieren, damit die Investition nicht umsonst ist.

Üstelik,bir yakını ona yeni bir meslek öğretmeyi ve yanında yardımcısı olarak çalışmasınıı teklif ediyor. ||un proche||||||||||travailler|proposition| ||Verwandter||||||||||arbeiten||

Öyle bir iş ki, ilk aylardan itibaren şimdi kazandığı paranın en az 2 buçuk katını kazanabilir. |||||les premiers mois||||||||fois|peut gagner |||||Monate|||||||||kann verdienen C'est un travail où, dès les premiers mois, il peut gagner au moins 2,5 fois ce qu'il gagne maintenant.

Fakat söz konusu kişi 10 senedir, ‘Hukukçu' kimliği sayesinde çoğu insanın hayalini kurduğu o statü ||en question|||||grâce à|||||| Cependant, en raison de son statut acquis grâce à son identité de 'Juriste', il a peur de perdre ces gains et le respect que la plupart des gens rêvent d'avoir.

ve itibarı kazandığından dolayı, bu kazanımlarını kaybetmemek adına ve insanlar ||qu'il a gagné|||||pour|| |||||seine Gewinne|||| et les gens

‘öyle bir mesleği, güzelim işini biraktı, 5-10 kuruş için lise mezununun bile yapacağı bir işe geçti' demesinler diye, |||ma chérie||a quitté||||diplômé de||||||qu'ils ne disent| |||meine Schöne||hatte aufgegeben||||||||||sollen| Pour qu'ils ne disent pas qu'elle a quitté un métier si beau, un travail qu'un simple diplômé de lycée pourrait faire pour 5 à 10 kuruş.

daha fazla geliri geri çeviriyor. ||||kehrt zurück Elle refuse donc un revenu plus élevé.

Bu şekilde, mutsuz olmayı seçiyor , ||||choisit ||||wählt De cette façon, elle choisit d'être malheureuse.

yaşayacağı tek hayatını, sevmediği bir işi yaparak sürdürüyor qu'il vivra|||||||poursuit leben wird|||||||führt fort

ve büyük ihtimalle bu şekilde düşünmeye devam ederse,

hayatının sonuna kadar da böyle yaşamaya devam etcektir. |||||||будет |||||||continuera à |||||||wird

2.kişiyse uzun zamandır evli ve eşi ona sürekli şiddet uyguluyor. Die 2. Person ist seit langem verheiratet, und ihr Mann misshandelt sie ständig.

‘Eğer boşanırsam, annesi babası boşanmış diye gelecekte kızımla kimse evlenmek istemez' düşüncesiyle |если разведусь|||||||||| |si je divorce|||divorced|||ma fille|||| |wenn ich mich scheide|||geschieden|||||||

ve ‘ iyi ve güçlü bir kadın olsaydı ailesini, yuvasını korumasını bilirdi, ||||||||foyer||saurait ||||||||ihr Zuhause||

eşi de ona şiddet uygulamazdı' diyecekler korkusuyla yıllardır maruz kaldığı bu şiddete sabrediyordu. ||||не применял|||||||| ||||n'appliquait pas||de peur||soumise|qu'il subissait|||endurerait ||||wenden würde||||ausgesetzt||||hatte geduldig Er hat die Gewalt, der er jahrelang ausgesetzt war, geduldig ertragen, weil er befürchtete, man würde sagen, dass seine Frau keine Gewalt gegen ihn anwenden würde.

Fakat son zamanlarda durum o kadar dayanılmaz bir boyuta ulaşmıştı ki, boşanmamak imkansız hale gelmişti |||||||||||не разводиться||| ||||||insupportable||niveau|avait atteint||ne pas divorcer||| ||||||unerträglich|||||nicht scheiden|||

ve sonuç olarak ‘Batık maliyet yanılgısı' etkisi sebebiyle, und folglich aufgrund des "Sunk Cost Fallacy"-Effekts,

bu duruma 10 seneyi aşkındır katlandığına pişman olmuş ||||avoir supporté|| ||||ertragen||

ve ‘zaten boşanacaktım, keşke hiç bu kadar beklemeseydim ||je divorcerais|||||si j'avais su ||ich würde mich scheiden|||||hätte ich nicht gewartet

ve bu adımı cok önceden atmış olsaydım' diyor. ||mon pas|||j'aurais fait|| und dass ich diesen Schritt schon vor langer Zeit hätte tun sollen.

3.kişiyse yıllardır Iddia oynayarak, yıllar boyu kaybettiklerini geri kazanmak istiyor, ||paris||||qu'ils ont perdu||| ||Idda||||verloren||| Die 3. Person hat jahrelang Iddia gespielt und möchte zurückgewinnen, was sie im Laufe der Jahre verloren hat,

fakat tam tersi daha çok para kaybediyor. aber im Gegenteil, er verliert mehr Geld.

Olay sadece oyuna ilgi duyarak küçük miktarlarda para yatırıp bahis oynamayı çoktan aşmış durumda. ||||en s'intéressant||petits montants||en déposant|paris|||dépassé| ||||indem er interessiert ist||||eingezahlt||||überwunden| Es geht weit über das bloße Interesse am Spiel, die Einzahlung kleiner Geldbeträge und das Platzieren von Wetten hinaus.

Bazen biraz para kazanarak şimdiye kadar kaybettiklerini geri kazanmaya çok yaklaştığını düşünüyor |||en gagnant|||||||tu es proche| |||verdient||||||||

bu sefer de hırslanarak daha çok oynuyor ve malesef daha çok kaybediyor. |||с яростью|||||||| |||avec détermination|||||||| |||verärgert|||||||| dieses Mal spielt er immer mehr und verliert leider immer mehr.

Durum o kadar çığrından çıkmış ki, artık ailesinde de bu durum ciddi bir sorun olmaya başlamış. |||hors de contrôle|||||||||||| |||aus dem Ruder|||||||||||| Die Situation geriet so sehr außer Kontrolle, dass sie zu einem ernsten Problem in seiner Familie wurde.

Birçok kişi bu etkinin farkında olduğu için, bu etkiyi çok farklı şekillerde ve iyi yönde kullanabiliyor. |||effet|||||l'effet|||façons||||peut utiliser |||Einfluss|||||||||||| Da sich viele Menschen dieser Wirkung bewusst sind, können sie sie in vielfältiger Weise und zum Guten nutzen.

Mesela spor yapmaya üşeniyorlarsa spor salonuna kayıtlarını yaptırıp parasını ödüyorlar, |||ленятся|||||| |||s'ils ont la f||||s'inscrire|| |||wenn sie zu faul sind|||||| Wenn sie zum Beispiel zu faul sind, Sport zu treiben, melden sie sich im Fitnessstudio an und zahlen dafür,

dil öğrenmeye üşeniyorlarsa kursa kaydolup para ödüyorlar ki, ||||s'inscrire||| ||||anmelden||| Wenn sie zu faul sind, eine Sprache zu lernen, melden sie sich für einen Kurs an und zahlen Geld,

daha sonra yatırdıkları paraya yazık olmasın diye spora gitsinler ||ils ont investi||||||qu'ils aillent ||investierten||||||

veya yeni bir dil öğrenmeye kendilerini zorlamış olsunlar. ||||||forcé|ils |||||||sie sind

Demek istediğim şey şu;

‘kıyamamak' ve ‘pişman olacağından korkmak',çoğu zaman çok tehlike arz eden duygulardır. ||||avoir peur|||||présentent||ce sont des émotions ||||fürchten|||||darstellen|| nicht in der Lage zu sein, Gutes zu tun" und "Angst zu haben, etwas zu bereuen" sind oft sehr gefährliche Gefühle.

Böyle hissettiğimizde, hemen beynimizin yavaş düşünme mekanizmasını devreye sokmalı |nous ressentons|||||mécanisme de|activer|activer |fühlen||||||in Gang setzen|sollten wir aktivieren Wenn wir uns so fühlen, sollten wir sofort den Mechanismus des langsamen Denkens in unserem Gehirn aktivieren

ve dikkatlice durumu analiz ederek ya o duygudan kendimizi uzaklaştırmalı |||||||чувства||должны дистанцироваться |avec attention||||||émotion||s'éloigner |||||||Gefühl|| und die Situation sorgfältig zu analysieren und uns entweder von diesem Gefühl zu distanzieren

ya da o duygularımızı bize yararlı olacak şekilde kullanmayı öğrenmeliyiz. |||nos émotions|||||| |||unsere Gefühle|||||| oder wir müssen lernen, diese Gefühle zu unserem Vorteil zu nutzen.

En önemlisiyse şunu anlamalıyız; |||nous devons comprendre |||verstehen

Aslinda bir tek pişman olmamız gereken bir sebep varsa,

o da ‘ hayatımızı istediğimiz gibi yaşamamızı engelleyen şeylerle kaybettiğimiz zaman'dır. |||||жить||||время |||||vivre|qui empêche||perdons|c'est le moment ||||||verhindert|||Zeit

Eğer videoyu hakikaten faydalı bulduysanız ||||vous avez trouvé Wenn Sie das Video wirklich nützlich fanden

ve buna benzer daha çok video yapmamı istiyorsanız,

o zaman aşağıdaki “beğen” butonunu tıklayın ve kanala abone olun. ||ci-dessous|aimez|le bouton|||la chaîne|| |||Gefällt||||||

Dinlediğiniz için teşekkürler.