×

Vi använder kakor för att göra LingQ bättre. Genom att besöka sajten, godkänner du vår cookie-policy.

image

Türkçe Okuyorum, Sağlıklı Olmak

Sağlıklı Olmak

Herkes sağlıklı yaşamak istiyor. Ama çok kişi dikkat etmiyor. Çok kişi sigara içiyor, yağlı yemekler, tatlılar yiyor. Hiç kimse spor yapmıyor, diyet yapmıyor. Gazetede bir röportaj okudum. Gazeteci doktora sorular soruyor:

Gazeteci : Çok kişi sağlıklı yaşamak istiyor ve diyet yapıyor, spor yapıyor. Sizce diyet ve spor yeterli mi?

Doktor : Diyet ve spor çok önemli, ama yeterli değil. Stres, sigara, hava kirliliği var.

Gazeteci : Tamam, ben sağlıklı yaşamak istiyorum. Ne yapacağım?

Doktor : Birinci kural: Hareket edin! Belki zamanınız yok ve spor yapmıyorsunuz! Başka alternatifler var; asansöre binmeyin ve merdivenden çıkın, yakın yerlere yürüyün, taksiye veya otobüse binmeyin. Evinizde dans edin!

Gazeteci : Evet, doğru. Yemek için ne tavsiye ediyorsunuz?

Doktor : Yağlı yemekler ve fast food yemeyin. Peynir, süt, kremayı az yağlı yiyin. Çok az kuruyemiş, mayonez, sos yiyin.

Gazeteci : Başka neler tavsiye ediyorsunuz?

Doktor : Stres! Stresten kaçın. Planlı olun. Her gün yarım saat hobilerinizi yapın. Sahilde yürüyün, kitap okuyun, sinemaya gidin. Negatif insanları çok dinlemeyin.

Gazeteci : Evet, çok şey var.

Doktor : Evet, çok şey var, ama ben son bir şey söylemek istiyorum; sigara içmeyin, fazla içki içmeyin, çünkü kanser ve kalp hastalığı yapıyor.

Learn languages from TV shows, movies, news, articles and more! Try LingQ for FREE

Sağlıklı Olmak gesund| healthy|to be أن تكون بصحة جيدة Gesund sein Να είσαι υγιής Being healthy Estar sano Être en bonne santé 健康であること Gezond zijn Ser saudável Быть здоровым Att vara frisk 保持健康

Herkes sağlıklı yaşamak istiyor. everyone|healthy|live|wants |gezond|leven| |saudável|viver de forma saudável| الكل يريد أن يعيش بصحة جيدة. Jeder möchte ein gesundes Leben führen. Everyone wants to live healthy. Tout le monde souhaite vivre en bonne santé. Каждый человек хочет вести здоровый образ жизни. Ama çok kişi dikkat etmiyor. ||||ne fait pas but||people|pay attention|is not paying |||let op|niet لكن الكثير من الناس لا ينتبهون. Doch nur wenige Menschen schenken dem Beachtung. But many people do not pay attention. Mais peu de gens y prêtent attention. Çok kişi sigara içiyor, yağlı yemekler, tatlılar yiyor. ||Zigarette||fetthaltig||| |people|cigarette||fatty|fatty foods|sweets|eats ||sigaret||vetachtig||toetjes| ||||gras||desserts| ||cigarro|fumando|||doces| كثير من الناس يدخنون ويأكلون الأطعمة الدسمة والحلويات. Viele Menschen rauchen, essen fettige Speisen und Süßigkeiten. Lots of people are smoking, eating greasy dishes, desserts. De nombreuses personnes fument, mangent des aliments gras et des sucreries. Hiç kimse spor yapmıyor, diyet yapmıyor. ||||régime alimentaire| niemand||||Diät| helemaal niet|||doet niet|dieet| Nobody|no one|sport|is not doing|dieting|is not doing لا أحد يمارس الرياضة أو اتباع نظام غذائي. Niemand treibt Sport, niemand macht eine Diät. No one does sports, not dieting. Personne ne fait de sport, personne ne suit de régime. Gazetede bir röportaj okudum. In the newspaper||interview|I read In the newspaper||interview|gelezen قرأت مقابلة في الجريدة. Ich habe ein Interview in der Zeitung gelesen. I read an interview in the paper. J'ai lu une interview dans le journal. Я прочитал интервью в газете. Gazeteci doktora sorular soruyor: Journalist|the doctor|questions|is asking journalist||vragen|vraagt vragen يسأل الصحفي الطبيب أسئلة: Der Journalist stellt dem Arzt Fragen: The journalist asks questions to the doctor: Le journaliste pose des questions au médecin :

Gazeteci : Çok kişi sağlıklı yaşamak istiyor ve diyet yapıyor, spor yapıyor. Journalist|||healthy|to live|||diet||| |||gezond||||||| الصحفي: كثير من الناس يريدون أن يعيشوا حياة صحية ونظام غذائي وممارسة الرياضة. Journalist : Viele Menschen wollen gesund leben, eine Diät machen und Sport treiben. Journalist: Too many people want to live healthy and dieting, doing sports. Journaliste : Beaucoup de gens veulent vivre une vie saine, suivre un régime et faire du sport. Sizce diyet ve spor yeterli mi? Ihrer Meinung nach||||| jullie denken||||voldoende| ||||suficiente| In your opinion|diet|||enough| هل تعتقد أن النظام الغذائي والتمارين الرياضية كافيان؟ Glauben Sie, dass Ernährung und Sport ausreichen? Do you think diet and sports are enough? Pensez-vous que l'alimentation et le sport suffisent ?

Doktor : Diyet ve spor çok önemli, ama yeterli değil. |diet||||important||sufficient| الطبيب: النظام الغذائي وممارسة الرياضة مهمان للغاية، لكن ليسا كافيين. Herr Doktor: Ernährung und Bewegung sind sehr wichtig, aber nicht genug. Doctor: Diet and sports are very important, but not enough. Médecin : Le régime alimentaire et l'exercice physique sont très importants, mais pas suffisants. Stres, sigara, hava kirliliği var. Stress|||Verschmutzung| stress|||vervuiling| |||poluição| Stress|cigarette|air pollution|air pollution| هناك ضغوط وتدخين وتلوث الهواء. Stress, Rauchen, Luftverschmutzung. Stress, smoking, air pollution. Stress, tabagisme, pollution de l'air.

Gazeteci : Tamam, ben sağlıklı yaşamak istiyorum. Journalist|||healthy|| الصحفي: حسنًا ، أريد أن أعيش بصحة جيدة. Journalist: Okay, ich möchte ein gesundes Leben führen. Journalist: Okay, I want to live healthy. Journaliste : D'accord, je veux vivre en bonne santé. Ne yapacağım? |What will I do? |wat ik zal doen |vou fazer ماذا سأفعل؟ Was sollte ich tun? What will I do? Que dois-je faire ?

Doktor : Birinci kural: Hareket edin! ||rule|| |first|rule|Move|move |Eerste|regel|beweeg| ||regra|| ||Regel|Bewegung| ||regla||muevanse الطبيب: القاعدة الأولى: تحرك! Doktor : Regel Nummer eins: In Bewegung bleiben! Doctor: First rule: Move! Médecin : Règle numéro un : Rester en mouvement ! Доктор: Правило номер один: Двигайся! Belki zamanınız yok ve spor yapmıyorsunuz! |votre temps||||vous ne faites Vielleicht||||| Misschien|je tijd|||| |||||exercício Maybe|your time||||"you don't do" ربما ليس لديك وقت ولا تمارس الرياضة! Vielleicht hast du keine Zeit und treibst keinen Sport! Maybe you don't have time and you don't do sports! Peut-être que vous n'avez pas le temps et que vous ne faites pas de sport ! Может у вас нет времени и вы не занимаетесь спортом! Başka alternatifler var; asansöre binmeyin ve merdivenden çıkın, yakın yerlere yürüyün, taksiye veya otobüse binmeyin. ||||||Treppen|steigen||||||| ||||n'allez pas||escalier|||||taxi||| other|alternatives||the elevator|do not take||stairs|take the stairs|close places|nearby places|walk|a taxi|or|the bus|don't get on |alternatives||lift|neem niet de lift||trap op|ga omhoog|dichtbij|||||| |||elevador|||||||and walk|||| هناك بدائل أخرى. لا تستقل المصعد أو تصعد السلالم ، أو تمشِ إلى الأماكن المجاورة ، ولا تستقل سيارة أجرة أو حافلة. Es gibt andere Alternativen: Nehmen Sie nicht den Aufzug, sondern die Treppe, gehen Sie zu Fuß zu nahe gelegenen Orten, nehmen Sie kein Taxi oder Bus. There are other alternatives; do not ride the elevator and walk up the stairs, walk to nearby places, take a taxi or take a bus. Il existe d'autres alternatives : ne pas prendre l'ascenseur et prendre les escaliers, marcher jusqu'aux endroits proches, ne pas prendre de taxi ou de bus. Evinizde dans edin! In your home|dance|dance الرقص في المنزل! Tanzen Sie zu Hause! Dance at home! Danse à la maison !

Gazeteci : Evet, doğru. ||Ja, das stimmt. ||correct الصحفي: نعم ، هذا صحيح. Journalist : Ja, das ist richtig. Journalist: Yes, right. Journaliste : Oui, c'est exact. Yemek için ne tavsiye ediyorsunuz? |||empfehlen| |||aanbevelen|u doet ||||você recomenda |||recommend|"do you recommend" بماذا تنصح للطعام؟ Was empfehlen Sie zum Abendessen? What do you recommend for food? Que recommandez-vous pour le dîner ?

Doktor : Yağlı yemekler ve fast food yemeyin. ||||rapide|nourriture| |Fatty|fatty foods||fast food|fast food|don't eat ||||schnell|Essen| الطبيب: لا تأكل الوجبات الدسمة والوجبات السريعة. Arzt: Essen Sie keine fettigen Speisen und kein Fast Food. Do not eat fatty foods and fast food. Doctor: No coma comidas grasosas ni comida rápida. Médecin : Ne mangez pas d'aliments gras ni de fast-food. Peynir, süt, kremayı az yağlı yiyin. ||crème|||manger Käse|||||essen kaas|melk|rooma||mager|eet |leite|creme|||coma Cheese|milk|the cream|a little|low-fat|eat تناول الجبن قليل الدسم والحليب والقشدة. Essen Sie fettarmen Käse, Milch, Sahne. Cheese, milk, low-fat cream. Consommez du fromage, du lait et de la crème allégés. Çok az kuruyemiş, mayonez, sos yiyin. ||Nüsse||| very|very little|nuts and seeds|mayonnaise|sauce|eat ||noten||| |||mayonnaise|sauce| تناول القليل من المكسرات والمايونيز والصلصة. Essen Sie sehr wenig Nüsse, Mayonnaise, Soßen. Eat very few nuts, mayonnaise, sauce. Mangez très peu de noix, de mayonnaise, de sauces.

Gazeteci : Başka neler tavsiye ediyorsunuz? |what else|what else|recommend|you recommend ||wat voor dingen|| |Outra||recomendação| الصحفي: بماذا تنصحني أيضًا؟ Journalist : Was können Sie noch empfehlen? Journalist: What else do you recommend? Journaliste : Que recommandez-vous d'autre ?

Doktor : Stres! الطبيب: التوتر! Doktor : Stress! Doctor: Stress! Docteur : Le stress ! Stresten kaçın. |évitez Avoid stress.|Avoid Stress|vermijd |evite |Vermeiden Sie تجنب التوتر. Vermeiden Sie Stress. Avoid stress. Évitez le stress. Planlı olun. Planifié| Be organized.|Be Gepland|wees seien Sie planmäßig| كن مخططا. Seien Sie organisiert. Be planned. Être organisé. Her gün yarım saat hobilerinizi yapın. ||||vos hobbies| ||half|hour|your hobbies|do ||||hobby's| مارس هواياتك لمدة نصف ساعة كل يوم. Gehen Sie jeden Tag eine halbe Stunde lang Ihren Hobbys nach. Do your hobbies for half an hour every day. Consacrez une demi-heure par jour à vos loisirs. Sahilde yürüyün, kitap okuyun, sinemaya gidin. "On the beach"|walk|read a book|read books|to the cinema|go امشي على الشاطئ ، اقرأ كتابًا ، اذهب إلى السينما. Walk on the beach, read the book, go to the cinema. Marcher sur la plage, lire un livre, aller au cinéma. Negatif insanları çok dinlemeyin. |||don't listen Negative|people||don't listen to negatieve|mensen||niet luisteren naar |||não ouçam لا تستمع إلى الأشخاص السلبيين كثيرًا. Don't listen to a lot of negative people. N'écoutez pas trop les personnes négatives.

Gazeteci : Evet, çok şey var. ||a lot of|things| الصحفي: نعم، هناك الكثير. Journalist: Ja, da gibt es eine Menge. Journalist: Yes, there is a lot. Journaliste : Oui, il y en a beaucoup.

Doktor : Evet, çok şey var, ama ben son bir şey söylemek istiyorum; sigara içmeyin, fazla içki içmeyin, çünkü kanser ve kalp hastalığı yapıyor. |||||||||||||ne fumez pas|||||cancer|||maladie| Doctor|||||||last|one||say||cigarette|don't smoke|too much|alcoholic beverages|don't smoke|because|cancer|and|heart disease|disease|causes |||||||laatste|||zeggen|||rook niet||alcohol|rook niet||kanker||hart|ziekte| ||||||||||dizer||||||||câncer||coração|doença cardíaca| |||||||||||||||Alkohol||||||| ||||||||||||||||||cáncer|||| الطبيب: نعم ، هناك الكثير ، لكن أريد أن أقول شيئًا أخيرًا ؛ لا تدخن ، لا تفرط في الشرب ، لأنه يسبب السرطان وأمراض القلب. Herr Doktor: Ja, es gibt viele Dinge, aber ich möchte noch etwas sagen: Rauchen Sie nicht, trinken Sie nicht zu viel, denn das verursacht Krebs und Herzkrankheiten. Doctor: Yes, there is a lot, but I want to say one last thing; Do not drink, do not drink much, because cancer and heart disease is doing. Médecin : Oui, il y a beaucoup de choses, mais je voudrais dire une dernière chose : ne fumez pas, ne buvez pas trop, car cela provoque des cancers et des maladies cardiaques.