Utangaçlık Nasıl Yenilir? - Ankara- Uzman Psikolog Beyhan Budak
Wie man Schüchternheit überwindet - Ankara- Experte Psychologe Beyhan Budak
Πώς να ξεπεράσετε τη συστολή - Άγκυρα- Ειδικός ψυχολόγος Beyhan Budak
How to Overcome Shyness? - Ankara- Specialist Psychologist Beyhan Budak
Hur kan man övervinna blyghet? - Ankara- Expertpsykolog Beyhan Budak
Bugün size utangaçlık konusunu anlatacağım.
Today I'm going to tell you about shyness.
Aslında hepimizin günlük hayatta sık sık karşılaştığı bir konu...
In der Tat ist dies ein Thema, dem wir alle im täglichen Leben häufig begegnen...
In fact, it is a subject that we all encounter frequently in our daily life...
Belki çevremizden birisinde karşılaşıyoruz,
Vielleicht treffen wir jemanden in unserer Umgebung,
Maybe we meet someone in our circle,
belki kendimiz yaşıyoruz.
maybe we live ourselves.
Ciddi anlamda sıkıntı yaratan,
Das ist wirklich lästig,
seriously distressing,
gerçek potansiyelimizi ortaya koymayı engelleyen bir problem, utangaçlık.
ein Problem, das uns daran hindert, unser wahres Potenzial auszuschöpfen: Schüchternheit.
One problem that prevents us from revealing our true potential is shyness.
Ama ilk başta ben kendi yaşadığım bir anıyla başlamak istiyorum.
But first of all, I would like to start with a memory of my own life.
Anıdan önce şunu söyleyebilirim ki aslında ben de bir utangacım.
Vor der Erinnerung kann ich sagen, dass ich eigentlich ein schüchterner Mensch bin.
Before the moment, I can say that I am actually a shy person.
Utangaç bir adamım diyebilirim.
I can say that I am a shy guy.
Çok küçük yaşlarda, sanırım 10-11 yaşlarındayken,
In einem sehr jungen Alter, 10 oder 11, glaube ich,
At a very young age, I think when I was 10-11 years old,
annem evde yağ bittiğini ve bakkaldan bir yağ almamı söyledi.
my mom told me that she ran out of oil at home and I had to buy some oil from the grocery store.
O zamanlar yağlar -hala öyle aslında-
Damals waren Öle - und sind es eigentlich immer noch -
Oils back then—still still—
kahvaltık ve paket yağlar olarak ikiye ayrılıyor.
Es wird in zwei Kategorien unterteilt: Frühstücksöl und Päckchenöl.
It is divided into two as breakfast and package oils.
Ve ben gittim, biraz daha pahalı olanını,
Und ich bin zu einem etwas teureren gegangen,
And I went, the slightly more expensive one,
kase yağ almışım, kahvaltılık yağ.
Ich habe eine Schüssel mit Butter gekauft, Frühstücksbutter.
I bought a bowl of oil, breakfast oil.
Eve geldiğimde annemin bana ilk söylediği şey:
Das erste, was meine Mutter zu mir sagte, als ich nach Hause kam:
The first thing my mom said to me when I got home:
''Ben bundan istemedim, git bunu değiştir.''
"Ich habe das nicht gewollt, geh und ändere das.
"I didn't want that, go change it."
Annemin bana değiştir demesiyle birlikte
Als meine Mutter mir sagte, ich solle es ändern.
With my mom telling me to change
aslında üstümden kaynar sular döküldü diyebilirim.
Ich würde sogar sagen, dass ich mit kochendem Wasser übergossen wurde.
In fact, I can say that boiling water spilled over me.
Israrla büyük bir isyan dalgasıyla birlikte
Mit einer großen Welle beharrlicher Rebellion
Persistently with a great wave of rebellion
anneme gitmeyeceğimi, utandığımı, gidemeyeceğimi ifade ettim.
Ich habe meiner Mutter gesagt, dass ich nicht hingehe, ich habe mich geschämt, ich konnte nicht gehen.
I expressed to my mother that I would not go, that I was ashamed, that I could not go.
Annem de o zaman benden 5 yaş küçük olan kardeşimi yanıma almamı,
||||||||мою сестру||
Meine Mutter sagte mir, ich solle meinen Bruder mitnehmen, der damals 5 Jahre jünger war als ich,
My mother also asked me to take my brother, who was 5 years younger than me at that time,
onunla birlikte gitmemi söyledi.
He told me to go with him.
Beraber, kardeşimle beraber bakkala doğru yola çıktık.
|||в магазин|||
Gemeinsam machten mein Bruder und ich uns auf den Weg zum Supermarkt.
Together, my brother and I went to the grocery store.
Ben orada bakkalın beni görmesini engelleyecek bir kamyonun arkasına saklanırken,
|||||помешает||||прячась
Ich habe mich hinter einem Lastwagen versteckt, damit der Lebensmittelhändler mich nicht sieht,
While I was there hiding in the back of a truck that would prevent the grocer from seeing me,
kardeşim büyük bir rahatlıkla bakkala gitti, yağı değiştiriyor.
|||||||меняет масло
Mein Bruder ging mit großer Leichtigkeit in den Supermarkt und wechselte das Öl.
My brother went to the grocery store with great ease, he is changing the oil.
Ben o sırada tedirginim hala bakkal beni görecek mi, inanılmaz utangacım.
|||||магазин||увидит|||
Damals war ich noch nervös, ob der Lebensmittelhändler mich sehen würde, ich war unglaublich schüchtern.
I was nervous at that time, will the grocery store see me, I am incredibly shy.
Çok tedirginim kendimi iyi ifade edemediğim için.
|||||не смог выразить|
Ich bin sehr nervös, weil ich mich nicht gut ausdrücken kann.
I'm very nervous because I can't express myself well.
Sonrasında tam o sırada bakkalı izlerken -zaten tedirginim-
позже||||магазин|||
Dann, genau in diesem Moment, während ich den Ladenbesitzer beobachtete - ich war schon unruhig -
Then, just at that time, while watching the grocery store -I'm already nervous-
birisi beni kovalamaya başladı, hırsız diyerekten.
||гнаться за мной|||сказав это
Jemand fing an, mich zu verfolgen und mich einen Dieb zu nennen.
someone started chasing me, calling me a thief.
Ben zaten tedirgin, zaten korkmuş bir de birisi yaşlıca bir adam beni kovalayınca
||||испуганный||||пожилой||||гонится
Ich war schon nervös, hatte schon Angst, und als ein alter Mann mich verfolgte.
I'm already nervous, already scared, and someone is chasing me when an old man is chasing me.
birden kaçmaya başladım hiç sorgulamadan,
|бежать|||
und plötzlich rannte ich weg, ohne zu fragen,
I suddenly started to run away without question,
''bu adam bana neden hırsız diyor, neden beni kovalıyor'' demeden.
|||||||||не говоря
Without saying, "Why is this man calling me a thief, why is he chasing me?"
Bir süre sonra yakaladı yaşlı adam.
|||поймал||
The old man caught up after a while.
Sonuçta küçük bir çocuğu kovalıyor.
Schließlich ist er hinter einem kleinen Jungen her.
After all, he's chasing a little boy.
Sonrasında arada bir şiddet olayı da geçti diyebilirim.
|||насилие||||
Ich kann sagen, dass es danach einige Gewalttätigkeiten gab.
After that, I can say that there was an occasional violence incident.
Ya dayak yedim açıkçası, şiddeti geçersek.
|побои|||насилие|пройдя через
Um ehrlich zu sein, wurde ich verprügelt.
What if I got beat up, frankly, if we get past the violence.
Sonrasında adam şöyle ifade etti,
Anschließend erklärte der Mann,
Afterwards, the man stated,
daha öncesinde bir hafta önce kamyonun ipini çalmışlar
|ранее|||||веревку|
Sie haben das Seil vor einer Woche aus dem Lastwagen gestohlen.
they stole the truck's rope a week ago
o çadırını bağladığı ipini
|палатку свою||
das Seil, mit dem er sein Zelt festband
the rope with which he tied his tent
ben orada onu saklayınca dedim ki: ''Herhalde beni de o hırsız zannedip dövdü.''
|||когда я спрят||||||||думая что|ударил
Als ich ihn dort versteckte, sagte ich: "Er dachte wahrscheinlich, ich sei der Dieb und schlug mich.
When I hid him there, I said: "I guess he thought that he was the thief and beat me."
Ve sonrasında olaylar hiç hoş olmayan noktaya,
Und dann wurde es unangenehm,
And then things get to the unpleasant point,
karakol, mahkemelik süreçlere de girdi.
участок полиции|судебный процесс|процессы||
Das Polizeirevier war auch an den Gerichtsverfahren beteiligt.
The police station also entered the court proceedings.
Sonrasında ben kendi kendime hep şunu söyledim:
Danach habe ich mir immer gesagt:
Afterwards, I always said to myself:
''Demek ki utangaçlık fiziksel anlamda sıkıntılar da çıkartabiliyor''.
|||||||вызывает проблемы
"Schüchternheit kann also auch körperliche Probleme verursachen".
"So shyness can also cause physical problems."
Şimdi bu örneği aslında şunun için verdim.
||||это||
Ich habe dafür ein Beispiel gegeben.
Now I actually gave this example for this.
Hepimiz belki bu kadar yoğun olmasa da bu problemi yaşıyoruz.
Wir alle haben dieses Problem, wenn auch vielleicht nicht so intensiv.
We all have this problem, although perhaps not so intensely.
Bu videoyu çekmeden önce ben kaygılandım.
|||||я волновался
Ich war besorgt, bevor ich dieses Video gemacht habe.
Before I made this video, I was worried.
Radyo programlarımız oluyor kaygılanıyorum.
|||я волнуюсь
Ich mache mir Sorgen um unsere Radioprogramme.
We're having radio shows, I'm worried.
Seminerler veriyoruz kaygılanıyorum.
семинары||
Wir geben Seminare, ich bin besorgt.
We're giving seminars, I'm worried.
Utangaçlık, evet yaşıyorum diyebilirim.
Schüchternheit, ja, ich kann sagen, ich erlebe sie.
Shyness, yes I can say I do.
Yani demek istediğim,
Ich meine, was ich sagen will, ist,
I mean,
bazı zamanlarda hala utangaçlık yaşıyorum.
Ich bin immer noch manchmal schüchtern.
I still feel shy at times.
Ama bir şekilde bunun üzerine giderek, bir şekilde bunu zorlayarak çoğunu hallettim diyebilirim.
|||||||||||я справился|
Aber ich kann sagen, dass ich das meiste davon geschafft habe, indem ich es irgendwie durchgegangen bin, es irgendwie erzwungen habe.
But I can say that I managed most of it by going over it somehow, by forcing it somehow.
Aslında şöyle birşey diyebiliriz:
Eigentlich kann man das so sagen:
Actually, we can say something like:
Utangaçlık belki kişinin içinde hissettiği bir heyecan duygusu,
||||который он чувств|||
Schüchternheit kann ein Gefühl der Erregung sein, das eine Person in sich trägt,
Shyness may be a feeling of excitement that one feels inside,
bedensel, zihinsel belirtileri olan bir problem.
телесный||симптомы|||
a problem with physical and mental symptoms.
Ama bir şekilde üzerine gittikçe
But somehow the more
kolay olandan zor olana doğru kendimizi zorladıkça
||||||напрягаясь
as we push ourselves from the easy to the hard
her şekilde bunu aşabileceğimize inanıyorum.
|||мы сможем пре|
I believe we can overcome this anyway.
Ben o olaydan sonra
after that incident
birçok şekilde belki dışarıda çalışarak
||||работая на улице
in many ways maybe working outside
belki sınıfta, okulda kendimi daha fazla ifade etmeye zorlayarak
maybe by forcing myself to express myself more in class, at school
-her seferinde kaygılandım ama-
-every time I was worried but-
daha fazla zorlayarak, daha iyi bir şekilde kendimi ifade edebildiğimi düşünüyorum.
I think I can express myself better by pushing harder.
peki genel olarak utangaçlığı düşünürsek, utangaçlık nedir?
so if we think about shyness in general, what is shyness?
Utangaçlık; bizim kendimizi bir şekilde ifade ederken yaşadığımız sıkıntı.
Shyness; the trouble we have in expressing ourselves in a way.
Bunun iki türlüsü var aslında:
There are actually two versions of this:
Fiziksel olarak ve duygusal olarak diyebiliriz.
We can say physically and emotionally.
Fiziksel anlamda utangaç insanlar kendilerini ifade etmek zorunda oldukları zaman,
When physically shy people have to express themselves,
kaygılanırlar, ateş basar, heyecanlanırlar.
беспокоятся|||
They worry, they get hot, they get excited.
Mesela bir konuşma yapacaklar, bir sunum yapacaklar.
For example, they will give a speech, they will make a presentation.
Yüzleri kızarabilir, bazen kekeliyormuş gibi hissedebilirler.
|могут покрас||как будто заикаются||могут чувствовать
Their faces may turn red, and sometimes they may feel like they are stuttering.
Bazen gerçekten kekeleyebilirler.
||могут заик
They can really stutter sometimes.
Bazen de sadece fiziksel belirtilerle kalmaz.
||||симптомами|
Sometimes it's not just physical symptoms.
Bedensel belirtilere ek olarak duygusal şeyler de yaşarız.
|||||||мы испытываем
In addition to bodily symptoms, we also experience emotional things.
Sanki herkes bize bakacak, herkes bizimle dalga geçecek
|||||||будет смеяться
It's like everybody's looking at us, everybody's making fun of us
Herkes zaten bizi yetersiz buluyor gibi.
|||недостаточными||
Everyone seems to find us inadequate anyway.
Bundan dolayı belki çok iyi bir konuşmacı olacağız,
So maybe we will be a very good speaker,
Belki kendimizi çok iyi ifade edebileceğiz.
|||||сможем выразить
Maybe we can express ourselves very well.
Belki birçok arkadaşımız olacakken
|||будут
Maybe when we'll have many friends
birçok şeyden kaçınabiliyoruz.
||можем избегать
We can avoid many things.
Yani demek istediğim gerçek potansiyeli engelleyen bir problem, utangaçlık.
||||потенциал||||
I mean, a problem that hinders true potential is shyness.
Peki utangaçlığı nasıl aşabiliriz?
|||преодолеем
So how can we overcome shyness?
Eğer ki utangaçlık kendi başımıza aşabileceğimiz bir seviyedeyse,
|||||мы сможем пре||
If shyness is at a level that we can overcome on our own,
-parantez açıyorum burada; daha ciddi versiyonlarında iş sosyal fobiye dönebiliyor.-
скобка|||||версиях|||фобия|может вернуться
-I'm opening parenthesis here; in more serious versions, the work can turn into social phobia.
-Aquí estoy abriendo paréntesis; en versiones más serias, el trabajo puede convertirse en fobia social.
o bir uzman desteği gerektirebilir.
|||поддержка|может потребовать
it may require the support of a specialist.
Eğer sadece utangaçlık yaşıyorsak, birazcık çekingensek,
|||||если мы стесняемся
If we're just shy, a little shy,
ilk başta çekindiğimiz şeylerin utandığımız şeylerin
||||которыми мы ст|
the things we were afraid of at first, the things we were ashamed of
bir masa başına geçip, kalem kağıdı hazırlayıp bir kağıda sırayla listesini yapmamız çok önemli.
|||||лист|подготовив|||||||
It is very important that we go to a desk, prepare a pen and paper and make a list on a piece of paper one by one.
Sonrasında yapacağımız şey bizi kaygılandırma derecesine göre sıralamak.
|что мы сделаем|||вызывает беспокойство|степени||
What we're going to do next is rank us in order of concern.
En kolayından en zoruna doğru.
|самого простого|||
From easiest to hardest.
Belki yavaş yavaş utangaç kişiler gerginleşmeye başladılar, kaygılanmaya başladılar. ''Bunları yapacağız mı?''
|||||||начали волноваться||||
Maybe gradually shy people started to get nervous, started to worry. "Are we going to do these?"
Maalesef utangaçlığı aşmanın çok çok kolay, oturup evde düşünerek bir yolu yok.
||||||||размышляя|||
Unfortunately, overcoming shyness is very, very easy, there is no way to sit at home and think.
Ya da çok rahat bir yolu yok.
Or there is no easy way.
O yüzden en kolay olandan en zor olana doğru kendimizi bir şekilde zorlamamız lazım.
||||||||||||напрягаться|
That's why we have to force ourselves from the easiest to the hardest.
En kolay olanı daha kolay halledeceğiz.
|||||разберемся с
We'll take care of what's easiest.
Daha çabuk üzerine gideceğiz.
We'll go faster.
Ve kendimizi biraz daha iyi hissedeceğiz.
|||||будем чувствовать себя
And we'll feel a little better.
Ama dediğim gibi biraz biraz aşama aşama kendimizi zorlamadığımız müddetçe
|||||этап|||не заставляем себя|пока не
But as I said, as long as we don't force ourselves a little bit gradually.
utangaçlık hayatımızı ciddi anlamda sıkıntıya sokabilir.
Shyness can put our lives in serious trouble.
İş hayatında, arkadaşlık ilişkilerinde, okul hayatında ciddi anlamda problemler yaşayabiliriz.
|||в отношениях|||||проблемы|можем испытывать
We may experience serious problems in business life, friendship relations and school life.
Mesela kadın-erkek ilişkilerinde daha iyi
For example, better in male-female relationships
Mesela utangaç insanlar, karşı cins ile ilişkilerinde çok ciddi problemler yaşıyor.
||||противоположный||||||
For example, shy people have very serious problems in their relations with the opposite sex.
O yüzden eğer böyle bir problem yaşıyorsak çok geciktirmeden
||||||||без задержки
So if we're having such a problem, don't delay.
çok bunu kabullenmeden üzerine gitmemiz çok önemli.
||принятия этого||||
It is very important that we go on without accepting it.